24 Mart 2012 Cumartesi

BRİCS vs. USA


BRİCS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkelerinden oluşan bir ülkeler birliği.
İlk toplantılarını BRİC olarak 2009 yılında Rusya'da, ikinci toplantılarını 2010'da Brezilya'da yapmışlar.
Sonra 2011'de Çin'de yaptıkları zirvede aralarına Güney Afrikayıda alarak BRİCS oluşmuş.
Açıkca söylenmesede bu ülkelerin asıl amacı büyüyen ekonomik güçlerini birleştirip, Batı'nın dikte ettiği finans sistemine ve petrodolar'a karşı bir alternatif oluşturmak.
Şimdi bu BRİCS ülkelerinin 28-29 Mart'da dördüncü buluşmaları gerçekleşecek Hindistan'da.
Ve bu toplantıdan önemli bir karar çıkabilir.
Hatırlarsak geçen Aralık ayında Çin ve Japonya tarihi bir anlaşmaya imza atmış ve aralarındaki ticareti artık dolar'la değil kendi ülkelerinin para birimi üzerinden yapmayı kararlaştırmışlardı.
Bunun yanı sıra Hindistan, Rusya ve Çin Batı'nın İran'a koyduğu ambargoları kabul etmediklerini vurguladılar ve hatta Hindistan İran'dan aldığı petrolün bir kısmını rupiyle ödeyebilmek için  bir anlaşma imzaladı ( burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/hindistan-iran-anlasmas.html ).
Rusya İran'la, Türkiye Çin'le vs. her taraftan doları dışarıda tutmak için swap line'ler açılıyor. Bunlar bir kaç sene öncesine kadar düşünülemiyecek gelişmelerdi ama artık yapılıyor.
Başka bir gelişme ise BRİCS'in, Amerika'dan, İMF ve Dünya Bankasında daha fazla söz hakkı istemesi.
Hatta BRİCS IMF'ye benzer bir banka kurabileceklerini açıkladılar..
Sonuçta yapılan anlaşmalar, açılan swap'lar, ambargolara uymamalar, bütün bunlar gelişmekte ve zenginleşmekte olan ülkelerin kendilerine olan yeni öz güvenini gösteriyor.
Artık eskisi gibi ABD'den korkmuyorlar ve artık petrodolar hegemonyasından kurtulmak istiyorlar.
Çünkü biliyorlarki artık ABD yere düşmüş ve sayılan bir ağırsıklet şampiyonu gibi.
Şimdi böyle bir ortamda 28-29 Mart'da BRİCS zirvesi var.
Financial Times'a göre Çin diğer BRİCS ülkelerine (şimdiye kadar olduğu gibi dolar üzerinden değil), artık kendi para birimi yuan üzerinden kredi verebileceğini açıklayabilir.
Bu tabiki dolara yapılan yeni bir darbe olacaktır.
Kurlar savaşı arka planda devam ediyor ve bu gelişmeler daha da artacak.
Bakalım Yeni Delhi'den nasıl bir karar çıkacak ve bu kararın nasıl bir etkisi olacak?

23 Mart 2012 Cuma

Merkez Bankaları Rezervleri

İlk grafik dünyada en fazla döviz rezervi olan ülkeleri gösteriyor.
İlk göze çarpan ABD'nin listede olmaması.
Ufacık Singapur'un döviz rezervlerinin Euro bölgesi ülkelerinden daha fazla olmasıda enteresan. Tayvan'ın rezervleride dikkat çekiyor.


























Aşağıdaki listelerde ülkelerin 2000 yılından 2011 yılına  kadar olan rezerv para miktarındaki değişiklikleri görebilirsiniz. Türkiye'nin rezervi 2000 yılında 20 milyar dolar iken, 2011 yılında 93 milyar dolar olmuş. Ama tabiki Çin'in 2000 yılında 166 milyar'dan, 2011 yılında 3045 milyara çıkması gerçekten inanılmaz. Bu arada Amerika,  Filipinler ve Arjantin'in arkasında ikinci sayfada.














































Aşağıdaki grafik 1999'dan bugüne dünyadaki merkez bankalarının bulundurduğu dolar ve euro miktarını gösteriyor. Merkez bankaları 1999'da %71 dolar tutarken, bu miktar 2011 yılında %60.7'ye düşmüş. Euro ise aynı zamanda %18'den %26.6'ya çıkmış.
























Herşeye rağmen dolar açık ara en fazla tutulan para birimi. Tabiki bu sadece ve sadece emtiaların dolar üzerinden hesaplandığı için.




























Aşağıda tüm merkez bankalarının 1999'dan bugüne kadar usd,eur,gbp,jpy para birimlerinin dışında elinde tuttuğu diğer para birimlerinin miktarı. Bu oran daha 2009'da %2 iken 2011'de %4.8 olmuş.




12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar üzeri borçlu ülkeler).
Para rezervi miktarı grafiklerinde hiç gözükmeyen ABD bu sefer ilk sırada.






















12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar'dan daha az borçlu ülkeler).
Rusya dikkat çekiyor. 



Son olarakda merkez bankalarının elinde bulunan altın miktarı.
İlk kolon ton olarak altın miktarı, ikinci kolon ise altının tüm rezervdeki yüzdesi.
Amerika'nın 8000 tonun üzerinde altını var ve açık ara ilk sırada.
Türkiye 116.1 tonla 31. sırada ve altının rezervdeki oranı sadece %7.
Bence merkez bankası altın alarak bu oranı daha yukarı çıkarması lazım.
Çünkü gelecek değerli metallerde, basılmaya devam edilen kağıt parada değil.

 








22 Mart 2012 Perşembe

The American Dream

The American dream para sistemi ve önceleri yazdığım FED'in sahipleri gibi konular üzerine yapılmış bir çizgi film. Para sisteminindeki yanlışları bilmeyen veya dünyayı yönetenlerin politikacılar olduğunu
düşünenlere bu çizgi filmi izlemelerini tavsiye ediyorum. Çizgi film ingilizce ve türkçe altyazılı.


21 Mart 2012 Çarşamba

Forex Piyasasında Hacim ve Algoritmalar

FX piyasasında ortalama günlük hacim.
Son senelerdeki yükseliş dikkat çekici.















































FX piyasasındaki hacimin %75'ini yapan bankalar.
Deutsche bank %18.06'lık bir oranla ilk sırada.





















FX piyasasında yapılan hacimin ülkelere göre dağılımı.
En fazla işlem İngiltere üzerinden yapılıyor, ABD ikinci sırada.






















FX piyasasında Türkiye'nin payı şimdilik sadece %0.33
Umarım bu oran gelecekte artar.






































FX piyasasında en fazla işlem gören pariteler.
Burda beklenildiği gibi eur-usd %28'le en önde, ikinci sırada %14'le usd-jpy var.
























FX piyasasında en fazla işlem gören para birimi.
Burda tabiki petrodolar ilk sırada.






































FX piyasasında algoritmaların payı.
2004 yılında yapılan işlemlerin sadece %2'si bilgisayarlar tarafından yapılırken,
bu oran 2010 yılında %45'e çıkmış. Gerçekten inanılmaz!



















20 Mart 2012 Salı

İspanya'da Bankaların Durumu

Geçenlerde sizlerle İspanya'daki kritik işsizlik seviyelerini paylaşmıştım.
Link: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/yeni-bir-negatif-rekor-daha.html
Bugün de İspanya bankalarının durumunu gösteren bir kaç grafik paylaşmak istiyorum.
Ve bu arada bu grafikleri hazırlayan Querschuesse'den Steffen'e çok teşekkürler.

Aşağıdaki grafik'de görülen 1999'dan bugüne İspanya bankalarının, İspanya merkez bankasına olan net borcu (milyar euro)



Aşağıdaki grafik ise 1999'dan bugüne bütün Euro Bölgesi bankalarının toplam borcunun içinde İspanyol bankalarının % olarak payı.




























Son olarakda 1999'dan bugüne İspanyol merkez bankasının Target2 sistemindeki bilançosu, veyada şu anda ECB'ye olan borcu.




























İspanya'daki bankaların durumunun LTRO operasyonlarına rağmen bu durumda olması hem şaşırtıcı hemde İspanyol bankalarından müthiş bir para çıkışı olduğunun göstergesi.
Eğer piyasalar İspanya'nın üzerine oynamaya başlarsa bu AB için sonun başlangıcı olabilir diye düşünüyorum.

18 Mart 2012 Pazar

Amerikan Tahvillerine Dikkat

Son günlerde petrol fiyatları çok konuşuluyor ama unutulan başka bir tehlike ise Amerikan tahvilleri.
Geçen hafta 10 ve 30 senelik futures'larda ciddi kayıplar yaşandı.
Tabiki faizlerde yukarı fırladı ve son 5 ayın en yüksek oranı (%2.3) görüldü.
Bunun çeşitli nedenleri var. Birtanesi tahvillerin satılıp daha risikli araçlara yatırım yapılması.
Başka bir sebep FED'in QE3 söylentilerini frenlemesi. Son olarakda yatırımcıların hem enflasyon yüzünden düşük faizle yaptığı kayıplar, hemde ABD'ye ve dolar'a olan güvenin azalması.
Şimdi bu sebeplerden hangisinin etkisi daha fazla, hangisinin daha az, bunu kestirmek çok zor.
Ama kesin olan birşey varsa, oda tahvil faizlerinin yükselmesi ABD için olabilecek en kötü senaryo.
Tahvil faizlerinin ipotek faizlerine etkisi ve ABD'nin dağ gibi olmuş borcunun refinanse edilmesi faizler ne kadar yükselirse, okadar zorlaşıyor. Amerikada hala yüzbin'lerce ev sahibinin borcunun, evin değerinden daha fazla olduğunu unutmamak lazım.
Peki faizler yukarı çıkmaya devam edermi?
Bence edebilir, çünkü bilindiği gibi FED'in yaptığı operasyon twist (bence banka bilançolarını düzeltme operasyonu) Haziran'da bitiyor. Şimdi benim elimde yüklü miktarda tahvil bulunsa, ben bunları FED Hazirana kadar alıcıyken, satardım.
Belki bazı hedgefonlar ve bankalarda böyle düşünüyor olabilirler ve bu satış baskısını sürdürebilir ve buda bu belirsiz günlerde bir nevi sürü etkisi yaratabilir diye düşünüyorum.
Bazen merak ediyorum, derivatives piyasasımı, yoksa ABD tahvil piyasasımı daha önce patlayacak diye. Düşünebiliyormusunuz ABD nominal olarak 2006'da ne kadar faiz ödediyse, bugünde aynen okadar faiz ödüyor. Ama aynı zamanda 2006'dan bugüne borcu nerdeyse iki katına çıkmış.
Bu gerçekler dikkate alınırsa FED'i ve Bernanke'yi tebrik etmek lazım, gerçekten "good job" yapıyorlar.
Şimdiki durumda faizler çıkmaya devam eder ve gözler ABD'ye ve problemlerine çevrilir (tamda zamanı Avrupa biraz sakinleşmişken) ve birde yüksek petrol fiyatları çıkmaya devam ederse, bu kombinasyon ABD ekonomisini bataklığa sürükler.
Peki ABD ve FED faizlere karşı nasıl bir önlem alabilir? Bence iki seçenek var.
Biri çok basit, QE3!
Diğeri ise FED'in bankalarıyla, medyasıyla, plunge protection team'le gözleri tekrar Avrupa'ya çekmek. Bu CDS ve tahviller üzerinden portekiz olabilir mesela, üstüne bir kaç  bloomberg, wsj haberi, dedikodusu, ve alın size derinleşen Avrupa krizi ve bununla beraber suni güvenli liman olan düşük faizli ABD tahvilleri. Tabiki ikinci ihtimal biraz daha kompleks ama bunlarda yapılmış şeyler.
Sonuçta balon zaten patlayacak ama biraz daha zaman kazanmak için bence FED'in bu piyasa durumunda QE3'e gitmesi daha büyük bir ihtimal gibi gözüküyor.

Son olarakda eur-usd'de işlem yapanların bu  hafta 10 senelik ABD tahvillerini yakından takip etmelerini tavsiye ediyorum.
Aşağıdaki grafiklerde görüldüğü gibi 10 senelik faizler hemen hemen bugünkü seviyelerden ve eur-usd aynı günde 27.10.2011 tarihinde tepe yapmış ve sonra düşüş trendine girmişler.
Faizler çıkmaya devam ederse eur-usd'de yön ilk önce yukarı olacaktır diye düşünüyorum (Ekim 2011'de olduğu gibi).

10 senelik ABD tahvili































EUR-USD



16 Mart 2012 Cuma

Dolar'dan Sonrası

Aşağıda görüldüğü gibi hiçbir ülkenin para biriminin
rezerv para statüsü daimi olmamış.
Bakalım dolar'dan sıra hangi para birimine gelecek?
Bence yuan/renminbi olabilir.


JPM Çalışanından Gümüş Manipülasyonu İtirafı doğru'mu?

Geçenlerde goldman sachs'ın eski yöneticilerinden Greg Smith'in NY Times'daki yazısı bankalar çevresinde şok etkisi yaratmıştı. Orjinal: http://www.nytimes.com/2012/03/14/opinion/why-i-am-leaving-goldman-sachs.html , Bloomberg ht http://www.bloomberght.com/haber/haber/1102399-goldman-sachsin-gercek-yuzu-ortaya-cikti
Ama aşagıdaki yazılmış açık mektup eğer doğruysa, asıl deprem yaratacak haber bu.
Mektup CFTC'ye (Commodity Futures Trading Commision) anonim olarak gönderilmiş ve gönderen  kişi hala JP Morgan'da çalışıyor.
Gümüş ve altın fiyatlarında yaptıkları manipülasyonları anlatıyor. Manipülasyonların gümüş'de altından daha rahat yapıldığını anlatıyor.
Ufak bir alıntı:" However, with that said, we are manipulating the silver futures market and playing a
                         smaller (but still massively manipulative) role in manipulating the gold futures
                         markets.
                         We have a little over a 25% (give or take a percentage) position in the short         
                         market for silver futures"

Ben fazla birşey eklemek istemiyorum, sadece diyorumki bu kağıt gümüş manipülasyonlarının sonu geldiğinde gümüş fiyatlarının nerelerde olabileceğini siz hesaplayın.


Açık mektup: 

Dear CFTC Staff,
Hello, I am a current JPMorgan Chase employee. This is an open letter to all commissioners and regulators. I am emailing you today b/c I know of insider information that will be damning at best for JPMorgan Chase. I have decided to play the role of whistleblower b/c I no longer have faith and belief that what we are doing for society is bringing value to people. I am now under the opinion that we are actually putting hard working Americans unaware of what lays ahead at extreme market risk. This risk is unnecessary and will lead to wide-scale market collapse if not handled properly. With the release of Mr. Smith’s open letter to Goldman, I too would like to set the record straight for JPM as well. I have seen the disruptive behavior of superiors and no longer can say that I look up to employees at the ED/MD level here at JPM. Their smug exuberance and arrogance permeates the air just as pungently as rotting vegetables.
They all know too well of the backdoor crony connections they share intimately with elected officials and with other institutions. It is apparent in everything they do, from the meager attempts to manipulate LIBOR, therefore controlling how almost all derivatives are priced to the inherit and fraudulent commodities manipulation. They too may have one day stood for something in the past in the client-employee relationship. Does anyone in today’s market really care about the protection of their client? From the ruthless and scandalous treatment of MF Global client asset funds to the excessive bonuses paid by companies with burgeoning liabilities. Yes, we at JPMorgan that are in the know are fearful of a cascading credit event being triggered in Greece as they have hidden derivatives in excess of $1 Trillion USD. We at JPMorgan own enough of these through counterparty risk and outright prop trading that our entire IB EDG space could be annihilated within a few short days. The last ten years has been market by inflexion point after inflexion point with the most notable coming in 2008 after the acquisition of Bear.

I wish to remain anonymous as of now as fear of termination mounts from what I am about to reveal. Robert Gottlieb is not my real name; however he is a trader that is involved in a lawsuit for manipulative trading while working with JPMorgan Chase. He was acquired during our Bear Stearns acquisition and is known to be the notorious person shorting in the silver future market from his trading space, along with Blythe Masters, his IB Global boss. However, with that said, we are manipulating the silver futures market and playing a smaller (but still massively manipulative) role in manipulating the gold futures market. We have a little over a 25% (give or take a percentage) position in the short market for silver futures and by your definition this denotes a larger position than for speculative purposes or for hedging and is beyond the line of manipulation.

On a side note, I do not work directly with accounts that would have been directly impacted by the MF Global fiasco but I have heard through other colleagues that we have involvement in the hiding of client assets from MF Global. This is another fraudulent effort on our part and constitutes theft. I urge you to forward that part of the investigation on to the respective authorities.

There is something else that you may find strange. During month-end December, we were all told by our managers that this was going to be a dismal year in terms of earnings and that we should not expect any bonuses or pay raises. Then come mid-late January it is made known that everyone received a pay raise and/or bonus, which is interesting b/c just a few weeks ago we were told that this was not likely and expected to be paid nothing in addition to base salary. January is right around the time we started increasing our short positions quite significantly again and this most recent crash in gold and silver during Bernanke’s speech on February 29th is of notable importance, as we along with 4 other major institutions, orchestrated the violent $100 drop in Gold and subsequent drops in silver.

As regulators of the free people of this country, I ask you to uphold the most important job in the world right now. That job is judge and overseer of all that is justice in the most sensitive of commodity markets. There are many middle-income people that invest in the physical assets of silver, gold, as well as mining stocks that are being financially impacted in a negative way b/c of our unscrupulous shorts in the precious metals commodity sector. If you read the COT with intent you will find that commercials (even though we have no business being in the commercial sector, which should be reserved for companies that truly produce the metal) are net short by a long shot in not only silver, but gold.

It is rather surprising that what should be well known liabilities on our balance sheet have not erupted into wider scale scrutinization. I call all honest and courageous JPMorgan employees to step up and fight the cronyism and wide-scale manipulation by reporting the truth. We are only helping reality come to light therefore allowing a real valuation of our banking industry which will give investors a chance to properly adjust without being totally wiped out. I will be contacting a lawyer shortly about this matter, as I believe no other whistleblower at JPMorgan has come forward yet. Our deepest secrets lie within the hands of honest employees and can be revealed through honest regulators that are willing to take a look inside one of America’s best kept secrets. Please do not allow this to turn into another Enron.

Kind Regards,
-The 1st Whistleblower of Many

Link: http://comments.cftc.gov/PublicComments/ViewComment.aspx?id=57019&SearchText

15 Mart 2012 Perşembe

Ucuz Para Savaşları


Son dönemlerde piyasalarda, tabiki arka planda bir kurlar savaşı yaşanıyor. Bu yaşanan çekişmenin etkilerini klasik teknik ve temel analiz metodlarının çalışmamasına ve büyük yatırımcıların yaptıkları zararlara bakarak görebilirsiniz. Mesela klasik risk on modu işlemiyor, euro dolara karşı çıkıyor chf'ye karşı yerinde sayıklıyor, çeşitli korelasyonlar bozulmuş durumda, geçen gelen NPF verisine piyasanın reaksiyonu vs. vs.
Tarihte şimdiye kadar iki kez kurlar savaşı olmuş. Biri 30'lu yıllarda yaşanmış ve sonunda ikinci dünya savşı çıkmış. Diğeri ise 70'li 80'li yıllarda yaşanmış ve sonunda Plaza ve Louvre anlaşmalarıyla durum savaş çıkmadan tatlıya başlanmış diyelim. (Anlaşmaların detayları: http://en.wikipedia.org/wiki/Plaza_Accord / http://en.wikipedia.org/wiki/Louvre_Accord)
Şimdi yaşadığımız kurlar savaşında ise baş aktörler ABD ve Çin. AB'yi katmıyorum çünkü arkasında politik bir irade yok, her kafadan bir ses çıktığı için bir bütün değiller ABD ve Çin gibi.
Şimdi ABD ve Çin'in derdi ne?
Çin yuan veya renminbi'nin değerini suni olarak düşük tutuyor. Yatırımcıyı, işvereni ülkesine çekiyor, mallarını batıya satıyor ve büyüyor veyada diğer ülkelerden büyüme çalıyorda diyebiliriz. Bu Amerika'nın işine gelmiyor tabiki. Ve Çin diğer taraftanda para birimini yavaş yavaş dünya piyasalarına sokmaya devam ediyor. (Bu yazımda değinmiştim: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/hindistan-iran-anlasmas.html)
Tabiki ABD bu gelişmelerin farkında ve diğer farkında oldukları şey ise borçlarını kesinlikle geri ödeyemeyecekleri. Onun içinde ABD ve FED'in istediği doların değerini düşürüp, inflasyon yardımıyla dağ gibi olmuş borçlarından kurtulmak. Ama bunu yaparken doların zayıflaması, euro'nun gücünden olmaması lazım. Gözler çok fazla ABD'ye çevrilmeden, yani faizler yukarı fırlatılmadan olması gerek bu değer kaybının. FED'in istediği bunu yavaş yavaş yapmak, mesela QE'lerle.
Neden hiç ABD tarafından kemer sıkma, kesinti, tasarruf politikası görmüyoruz?
Çünkü çok iyi biliyorlarki bu borçlarını geri ödemeleri imkansız.

 Doların alım gücü ve piyasada bulunan dolar miktarı (kırmızı çizgi)


















                                                     Amerika'nın borcu

Tabiki bu durum diğer taraftan Çin için büyük bir sorun oluşturuyor.
ABD'nin en fazla borcu Çin'e var. Çinlilerin elinde 1 trilyon'dan fazla ABD tahvili var.
Ama Çin biraz geçte olsa çaktı davayı, ellerindeki tahvillerin değerinin eridiğinin farkında.
Şimdi Çin deli gibi varlık almaya başladı bütün dünyada. Ne bulurlarsa alıyorlar, toprak, maden, demiryolu, firmalar, tarım vs.
Ve aşağıda görüldüğü gibi, ellerindeki tahvilleri yavaş yavaş, sarsıntı yaratmadan satıyorlar.
Unutmamak gerekirki Çinliler herzaman uzun vade düşünen ve düşünebilen insanlardır.

















Çin varlık alıp, tahvillerini piyasaya sürerken, diversifike yapmayıda unutmuyor tabiki.
Yani altın alıyor, gümüş alıyor ve mesela euro alıyor. Ve bence euro gelen bu kadar kötü habere rağmen hala buralardaysa bunun sebeplerinden biri Çin'dir.
Euro demişken, AB'de tabiki şu anda zayıf para birimi istiyor. Aşırı güçlü bir euro'nun sorunlu ve büyümek isteyen ülkelere zararını düşünebiliyormusunuz? Ama bu savaş'da AB sadece yan aktör.
Ginede parasının değerini tutmak için en fazla çaba gösteren ve parasının arkasında en fazla altın olan tarafda AB. Önceleri euro'nun 1:1'e gideceğini düşünüyordum ama uzun vade fikirlerimi revize ettim ve artık eğer büyük bir olay olmazsa max. 1.20-1.25 arasında durucağını düşünüyorum (oralara gitmeden dönersede şaşırmam).

Sonuçta herkezin istediği:
ucuz para=çok yatırımcı/müsteri=çok işci=çok üretim=çok ihracat=çok vergi=az ülke borcu
Ama bunlar hikaye, artık "point of no return" e geldik.
Bu borçlar normal yoldan hicbir ama hicbir zaman geri ödenemez.

Peki son nasıl olacak? Kestirmek çok zor ama "happy end" olmayacağı kesin.
Çeşitli senaryolar böyle olabilir:
- ABD petrodolar statüsünü kaybeder ve USD sıradan bir para birimi olursa
- Savaş çıkar ve dünya bir kaosa sürüklenirse
- Petrol aşırı yukarı çıkar ve beraberinde hiperenflasyon yaşanırsa
- Derivatives casinosu (mesela CDS'ler) çöker ve beraberinde bankaları götürürse
- Bir banka batar diğer bankalarıda peşinden sürüklerse
- Halk bankalara olan güvenini kaybeder ve bir bankrun yaşanırsa
- AB tarafından İspanya, İtalya gibi bir ülke batarsa
- AB'de insanlar tasarruf adına yapılan adaletsizlikleri kabul etmez ve ayaklanırsa (Avrupa baharı)
- ABD'de işler çok kötüye gider ve ABD başkanı elinde olan "Internationl Emergency Economic  
  Powers Act" kartını oynarsa (IEEPA ABD başkanına hesaplara, bankalara, mallara vs.el koyma    
  hakkı veriyor)
  IEEPA detaylar:  http://en.wikipedia.org/wiki/International_Emergency_Economic_Powers_Act

Büyük bir crash yaşanacağı kesin bence, ama tabiki tarih vermek çok zor ama bana 2015'e kadar olacakmış gibi geliyor. Ve bu finansal reset'den sonra kurulucak olan yeni düzende ise Çin'in en önlerde olacağını düşünüyorum.
Temennim Türkiye'nin de yeni dünya düzeninde yerini ön sıralarda alması.

Bütün bu yazdıklarım bazılarınıza komplo teorisi gibi gelebilir, böyle düşünenleri anlıyabiliyorum.
Ama eğer büyük bir temizlik olacak ve kağıt paralar değerini kaybedecek diyorsanız kesinlikle ve kesinlikle  fiziksel olarak altın ve gümüş alın diyorum, bilhassa gümüş.
(Neden gümüş burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/02/gumus-deki-potensiyal-comex-ve.html)


12 Mart 2012 Pazartesi

Hindistan-İran Anlaşması



















Hindistan ve İran tarihi bir anlaşmaya imza attı.
Bundan sonra Hindistan İran'dan aldığı petrolün %45'ini kendi parası olan Hindistan rupisiyle ödeyecek. Link: http://articles.economictimes.indiatimes.com/2012-03-10/news/31143049_1_irna-islamic-republic-indian-delegation
Bilindiği gibi petrol dünyanın çoğu yerinde dolarla alınıp/satılıyor ve buda ülkelerin elinde dolar tutmasını gerektiriyor ve dolara taleb oluşuyor tabiki.
Ama BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) başta olmak üzere çeşitli ülkeler artık bu dolar tekeline karşı harekete geçti.
Son zamanlarda gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları arasında swap anlaşmaları imzalanıyor.
Mesela geçenlerde Türkiye ile Çin arasında yapılan anlaşma gibi. Link: http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/02/22/cinle-3-swap-anlasmasi
Petro-dolar devri yavaş yavaş sallanmaya başladı. Başta Çin olmak üzere ülkeler doları kemirmeye başladılar. Tabiki bu işler bugün'den öbürüne olmayacak, onlarında ellerinde dolar var. Mesela Çin para rezervlerini çeşitlendirmeye başladı, altın, gümüş stoklarını arttırmaya devam ediyorlar.
Bütün bu yapılanlar kesinlikle dolar hegemonyasını sonlandırmak için atılan ufak ufak adımlar.
Dolar şimdilik ayakta daha, ama belki 2015'e kadar dolar bugün bildiğimiz haliyle piyasada olmayacak. Tabiki o güne kadar daha çok LTRO'lar ve QE'ler göreceğiz, çünkü bu sistem artık sadece suni olarak, para basılarak ayakta tutulablilir. Finansalreset kaçınılmaz.


11 Mart 2012 Pazar

Çin'den Rekor Açık ve İran Petrolü

Açıklanan rakamlara göre Çin'in dış ticaret açığı Şubat'da 31.5 milyar dolara ulaştı.
Çin 146 milyar ithalat yaparken sadece 114.5 milyar dolar ihracat yaptı.
Ve bu 31.5 milyar dolar  Çin'in 20 senedir verdiği en büyük dış ticaret açığı!!
1990 dan bugüne Çin'in dış ticaret açığı:


Bunun iki faktörü var. Nedenlerden biri Avrupan Çin mallarına azalan taleb, diğeri ise Çin'in petrole artan ihtiyacı.
Aşağıdaki grafikte Çin'in petrol ihtiyacının rekor kırdığını görebilirsiniz.
Yeni zengin Çinlilerin aldıkları Alman arabaları suyla gitmiyor tabiki.
2006 dan bugüne Çin'in petrol ithalatı:






















Çin petrolünün önemli bir miktarını İran'dan sağlıyor. İran Çin'in üçüncü en büyük petrol temin ettiği ülke. Diğer taraftan Çin İran'ın en iyi müşterisi, yani İran en fazla petrolünü Çin'e satıyor.
Sonuçta İran Çin için stratejik anlamda önemli bir ülke, hele birde petrol ihtiyacından bukadar büyük dış ticaret açığı verdiği günlerde.
Bence Çin'in petrole olan iştahı bu şekilde devam ettikçe, İranı, İsrail/ABD ikilisine karşı kolay kolay yanlız bırakacağını düşünmüyorum.
Diğer taraftan İsrail'in savaş istediği kesin, bunu da zaten açıkca söylemekten çekinmiyor ( bu yazımda değinmiştim: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/amerikay-aipacm-yonetiyor.html ).
Bu durumda sormamız gereken soru, eğer İsrail/ABD (veya Rothschild & arkadaşları) İran'a girmek isterse, Çin çıkarlarını korumak için ne kadar ileri gider?


10 Mart 2012 Cumartesi

ABD'de İşsizlik ve Dış Ticaret Açığı

Bugün Amerikada işsizlik, istihdam ve dış ticaret açığı açıklandı.
İşsizlik %8.3'de sabit kaldı ve istihdam beklentileri geçerek 227 bin kişi arttı.
Ben açıklanan bu sayılara fazla güvenmem, heleki bir ABD'den geliyorsa.
Bu anlamda Karl Denninger'in yorumunu sizlerle paylaşmk istiyorum:
“We have not added a single job, adjusted for population, since 2006 — and even then going all the way back to 2000 the ´gains´ were tiny and fleeting.” 2006 dan beri ülke nüfusunun gelişmesine göre bir tek iş yaratmadık diyor. Detaylar burda http://market-ticker.org/akcs-www?post=203146

Ticaret açığına gelirsek tam bir fiyasko. CBO'nun (Congressional Budget Office) açıkladığı rakamlara göre ABD'nin dış ticaret açığı ocak ayında 52.6 milyara çıktı. Bu oran Ekim 2008 den bugüne kadar açıklanan en yüksek oran. Sadece Avrupa'ya ihracatı aylık olarak %7.5 gerilemiş. Bunlar ciddi rakamlar ama medyada fazla yankı bulmamış nedense.
ABD Ekim 2011 den bugüne kadar toplam 869 milyar dolar vergi toplamış, diğer taraftan ama Ekim 2011 den bugüne kadar inanılmaz 1.5 trilyon dolar harcamış.
Bu ABD'nin harcadığı her 1 dolar'ın 42 centi borçla finanse edilmiş demektir!!
"The American way of life" şimdilik borç üstüne borçla finanse edilerek devam ediyor, ama şimdilik.
Düşünebiliyormusunuz, ABD'nin petro-dolar hegemonyasını kaybedip, (BRİC ülkelerinin istediğide bu, zamanı geldiğinde) doların sıradan bir para birimi olduğunda ne duruma düşebileceğini?

9 Mart 2012 Cuma

Yunanistan kurtuldu mu?

Evet bugün poker masasına oturan özel yatırımcıların ilk önce %60'ı, %70'i sonra %85'i ve en son duyduğum %95'inin alacaklarının %53,5'inin silinmesini kabul etti. Oran önemli, eğer bu oran %90'ı geçmezse, haircut'ı kabul etmeyen özel yatırımcılar CAC dedikleri yasayla isteklerine karşı katılmaya zorlanmış olacak.Yani sonuçta saçma sapan birşey. İki senedir Yunanistan kurtarılamadı ve bu haircut sorunsuz gerçekleşse bile kurtarılamaz.
En son işsizlik verilerine göre Yunanistan'da işsizlik %21'de , bir sene önce bu oran daha %14,8'deydi.
Gençlerde işsizlik %51! Ne kadar ihracat, ne kadar ithalat yaptığı ortada. Ve birde tabiki Yunanistan gibi iflas etmiş bir ülkenin euro gibi, ülke şartlarına göre aşırı değerli bir para birimiyle, hiçbir zaman rekabet edebilir seviyeye gelemiyeceği kesin.

 Nereye bakarsanız soru işareti var:
 -Alacaklarından vazgeçmeye zorlanan hedgefonlar olursa ve bunların böyle bir durumda mahkemeye gidebileceği söyleniyor, bu senaryonun etkileri ne olur?
-Yunanistan ve hatta Portekiz, İspanya tekrar piyasalardan para almak istediğinde, özel yatırımcıların
çekimserliği ne derecede olur? ( Ben olsam ağzım yanmış birkere, gönüllü veya gönülsüz paramı kaybetmişim, birdaha o ülkelerin tahvilini almam)
-ISDA CDS'leri çalıştırmamak için elinden geleni yaptı, bunlar gelecekte güven açısından CDS piyasasını nasıl etkiler?
-Portekiz, İrlanda ilerde benimde borcum silinsin dese, bunun etkileri ne olur?

Herşey karmaşık, sorunlar daha devam edecek ama heralde herkez benim gibi düşünmüyor.
Casinolar risk on modunda, dax %2,4 çıkmış, euro değer kazanıyor, heryer yemyeşil.
Artık günlük yaşıyoruz, orta, uzun vade yok. Bence bu piyasaların algoritmalar devrinde artık ne kadar kısa vadeli düşündüğünün bir göstergesi. Tabiki piyasaya pompalanan ucuz paranın da etkisi var.
Bu yapılan haircut sadece bir sonraki 130 milyar euro'luk yardım paketinin ön koşuluydu.
IMF yeni paket için 15 Martta toplanacağını bildirdi.
Görüldüğü gibi sonuçta ortada kurtarma felan yok, sadece herzaman olduğu gibi zaman kazanma var.


8 Mart 2012 Perşembe

Amerika'yı Aipac'mı yönetiyor?



Aipac (American İsrael public affairs commitee) Amerika'da İsrail'in çıkarlarını korumak için kurulmuş bir yahudi lobisi.Aipac 100'000 üyesiyle amerikadaki yahudi lobileri içinden ve hatta bütün lobiler içinden en etkili ve güçlü olanı.
Aipac'ın işi senatörleri hem finanse hemde kontrol etmek.
Mesela Aipac bütün senatörlerin verdikleri oyların listesini tutuyor. Pro İsrail oy vermeyenleri ziyaret edip İsrail'in çıkarlarının önemi anlatılıyor ve tabiki paralar, bağışlar dağıtılıyor.
Aipac'ın sayesinde Amerikan parlamentosunda yapılan ve İsraili ilgilendiren yasaların oylamalarında senatörlerin %80'i Aipac'ın istediği gibi oy veriyor.
Buraya kadar belki yeni birşey yok ama Aipac'ın yaptığı son hamle gerçekten inanılmaz.
Aipac'ın (veya Netanyahu'nun) hazırladığı yasa tasarısına göre herangi bir Amerikalı devlet çalışanının, Iran devletiyle diplomatik ilişki kurması yasaklanıyor.
Düşünebiliyormusunuz ne dışişleri bakanı ve hatta ne Obama artık kongreye gitmeden İran'la kontağa geçemiyecek. Aipac'ın hazırladığı yasa "the house foreign affairs commitee" den geçirildi ve Obama tarafından imzalandı.

Yasa aynen böyle (paragraf 601):

(c) RESTRICTION ON CONTACT.—No person employed with the United States Government may contact in an official or unofficial capacity any person that-
(1) is an agent, instrumentality, or official of, is affiliated with, or is serving as a representative of the Government of Iran; and
(2) presents a threat to the United States or is affiliated with terrorist organizations.

(d) WAIVER.—The President may waive the requirements of subsection (c) if the President determines and so reports to the appropriate congressional committees 15 days prior to the exercise of waiver authority that failure to exercise such waiver authority would pose an unusual and extraordinary threat to the vital national security interests of the United States.  

Yahudi lobisinin Amerikada güçlü olduğunu biliyordum ama Amerika'nın dış politikasının direk olarak
İsrail tarafından yapıldığını bilmiyordum.
Küba krizini düşünün, diplomasi olmasa kim bilir neler olabilirdi.
Diplomatik yolları tıkamak kesinlikle savaş yolunu açmak demektir.
Ve sonuçta İsrail'in istediğide zaten savaş.

Netanyahu Aipac'da konuşuyor: "İran bir nükleer ördek, artık dünya'nın ördeğe ördek deme zamanı geldi".
 
 



                                        Aşağıdaki video'da konuşmanın tiye alınmış hali. Remix



7 Mart 2012 Çarşamba

Geithner'den Obama'ya hediye

Amerika Maliye Bakanlığı, Amerika'nın ekonomik durumunu gösteren çeşitli grafikler hazırlamış.
Tabiki grafikler Amerika için pozitif bir resim çiziyor, herşey güllük gülistanlık.
 Bakınca nerdeyse Amerika kurtulmuş diyebilirsiniz.
Aşağıdaki grafikler çeşitli büyüme oranlarını göstermiş ama sadece bu büyümeleri suni olarak, hangi bedele ve kaç para basarak yarattıklarını yazmayı unutmuşlar.





























Aşağıdaki grafiktede Timi Obama için açık açık reklam yapmış.
Heralde Geithner bakanlık koltuğunu çok sevmiş olucakki, şimdiden Başkanı için seçim kampanyasına promosyon grafiklerle destek vermeye başlamış.


"U.S. Economy in charts"(bütün grafikler)

http://www.treasury.gov/resource-center/data-chart-center/Documents/20120229_EssentialEcon.PDF.


4 Mart 2012 Pazar

Amerika, Borç ve Petrodolar

Bu yazımda sayılarla Amerikanın 'the American way of life' hayat tarzını nasıl borçla finanse ettiğini göstermek istiyorum. İlk önce ülkenin borcuyla başlamak istiyorum.
Amerikanın ülke borcunun kişi başına hesaplandığında Yunanistandan daha fazla olduğunu biliyormuydunuz?
Yani koskoca 300 milyon nüfuslu Amerikanın (44,215 dolar) kişi başına borcu 10 milyoncuk Yunanistandan (38,937 dolar) daha fazla!



Şimdide Amerikanın iç borçlarına bakalım, daha doğrusu Amerikan halkının borçlarına.
Amerikan ailelerinin %43'ü gelirinden daha fazla harcama yapıyor. Ve borçlanma 1971 yılından beri %1700 artmış. Amerikalıların tüketim için aldığı ve şu an geri ödediği kredilerin toplamı 2,5 trilyon dolar. Amerikalıların toplam kredi kartı borcu 798 milyar dolar ve kredi kartı sahiplerinin %46'sı borcunu geri ödemekten çok borcunu sadece aynı seviyede tutabiliyor.
Amerikadaki kredi kartı sayısı 600 milyon ve ortalama faizler %13.
Rakamlar gerçekten ürkütücü ama tek sorun kredi kartı borçları değil.
Şu anda Amerikada arabaların %70'i krediyle alınıyor ve verilen kredilerin %45'i önden 5 kuruş verilmeden sağlanan 'subprime' krediler.
Sağlık sektörüne bakarsak 49,9 milyon Amerikalının sağlık sigortası yok ve Amerikalıların %41'i doktor parasını ödeyemiyor veyada taksitle ödüyor. Düşünebiliyormusunuz bütün iflasların %60'ı
doktor, hastane parasını ödeyememekten oluşuyor.
Son olarakda üniversite öğrencilerine bakalım. Öğrencilerin üçte ikisi üniversitelerini bitirdiğinde hayata borçla başlıyor (ortalama 25,000 dolar).
Ve üniversite kredilerini geri ödeyemeyen öğrencilerin sayısı 2005 den bugüne kadar ikiye katlanmış.
Amerika gırtlağına kadar borç içinde ve aslında bu borcu şu ana kadar güzel çeviriyorlar düşük faiz ve petrodolarla (perolün, altının vs. piyasalarda dolar üzerinden fiyatlanması).
Ama yavaş yavaş Amerikanın göz bebeği, korumak için savaşlar açtığı perodoları sallanmaya başladı. Çin, Hindistan, Japonya, Rusya bu ülkeler yavaş yavaş kendi ülke birimleriyle merkez bankaları arasında swap-line'ler açmaya başladı.
Eğer Amerika petrodolar statüsünü kaybederse dolar çöker, bu kesin.
Ama bu senaryolara daha var, sırada ilk önce euro var.

3 Mart 2012 Cumartesi

Yeni Bir Negatif Rekor Daha

Finansal resete doğru daha çok negatif rekorlar göreceğiz. İşte bunlardan birtanesi daha.
İspanyada işsizlik Şubat sonunda, bir önceki aya göre %2,44 artarak 4,7 milyona çıktı, rekor.
Bu işsizlik oranının %22,9 olduğu demektir, yani dört kişiden biri işsiz nerdeyse.
Aşağıda 1965 den bugüne kadar olan işsizlik sayısı (milyon olarak, % değil) grafik olarak gösterilmiş.



Aşağıdaki grafikde 25 yaş altı işsizlerin sayısı % olarak gösterilmiş.
Ocak 2012 sonunda genç İspanyollarda işsizlik oranı inanılmaz %49,9!!
Yani her iki İspanyol gencinden biri işsiz.


Food Stamps Rekor Seviyede

Dün USDA'nın (US department of agriculture) yayınladığı rapora göre Aralık 2011 de Amerikada karnını doyuramayıp devletin verdiği food stamps'lere (gıda kuponu) muhtaç kalan Amerikalıların sayısı bir önceki aya göre +227'922 artarak 46.514238 milyon olmuş.
Bu yeni bir rekor ve buda Amerika'nın bir gerçeği.


2 Mart 2012 Cuma

Ron Paul vs. Ben Bernanke

Dün Bernanke'nin FED'in politikasını anlatmak için geldiği Capitol Hill'de, FED başkanı Bernanke ve Amerika başkan adayı Ron Paul arasında geçen konuşmayı izlemenizi tavsiye ederim.
Ron Paul, Bernanke'ye: 'Mr. Bernanke fiyatların sadece %2 yükseleceğine kimse inanmıyor, gerçek enflasyon %9' dedi.
Sonra cebinden bir ounce gümüş çıkaran Paul, gümüşün değerine vurgu yaptı ve gümüş gerçek para'dır dedi. Gerçekten çok enteresan bir konuşma olmuş, must see!

1 Mart 2012 Perşembe

Bir Taşla İki Kuş

Bugün heyecanlı geçti. AMB 800 bankaya toplam 530 milyar verdi.
Kasinoda çipsler masaya konuldu. Şimdi bu parayla bankalardan sorunlu ülkelerin tahvillerinin alınması ve reel ekonomiye daha fazla kredi verilmesi bekleniyor. Tahvil alımı bankalar için güzel bir iş imkanı. Al krediyi %1'e, sonra al bu krediyle %4 %5 civarında faiz atan tahvilleri.
Yani sonuçta Avrupa değirmenine yeni su taşımaktan başka birşey yapmadı.

Diğer taraftan ABD'nin son çeyrekte (2011) %3 büyüdüğü haberi geldi.
Ve sonunda Bernanke QE3 istiyenleri hayal kırıklığına uğrattı (bence QE3 gelecek bu sene ama ikinci yarıda, biraz daha var). Bunlar tesadüfen gelişen olaylar değil.
Bence bu kurlar savaşında güzel bir hamle oldu FED'den. Piyasalara daha fazla risk on moduna girme şansı tanımadılar. Çünkü risiko almak istemeyen bir piyasa Amerikan tahvillerine sarılıyor ve bu faizleri düşük tutup Amerika'nın kendini refinanse etmesi daha ucuya geliyor. Biliyoruzki Amerika gibi
aşırı borçlu ülkelerin baş düşmanlarından biri sattığı tahvillere yüksek faiz ödemek.

Bunun yanında FED  bu hamlesiyle altın ve gümüşüde çok güzel frenlemis oldu.
Zamanlamaları harika, altın tam 3 aylığın en yükseğini görmüş, chartteknik güzel duruyor, long kontratlar artmış, altın tam fırlıycak böyle bir ortamda çekti FED el frenini.
Altın bir günde %4 düşüyor, gümüş %7.5 düşüyor. JPMorgan karteli bir kaç saatte 1.66 milyar ounce gümüş satıyor (nerdeyse iki senelik gümüş üretimi), kaldıraçsız nerdeyse 58 milyar dolar.
Geçen Cuma denedikleri manipülasyon ( http://finansalreset.blogspot.com/2012/02/gumus-manipulasyonu-geri-tepti.html ) böylece bugün gerçekleşmiş oldu.
Şimdi bunun üzerine comex'den birde margin yükseltme gelirse hiç şaşmam.
Toparlamak gerekirse FED hamlesini güzel yaptı ve hem tahvillerden ve dolardan çıkışı hemde değerli metallerin yükselişini durdurmuş oldu.
Bir taşla iki kuş vurmak buna denir heralde.