Intrade.com dünyadaki çeşitli gelişmelerin üzerine bahislerinin yapıldığı bir internet sitesi.
Ve bu bahislerden biride: Obama ikinci kez ABD başkanlığına seçilecekmi diye.
Bahisler 2011 yılından beri devam ediyor ve bahis sistemi bir nevi hisse senedi gibi yapılmış.
Obama'nın seçilmesine artan veya azalan inanç grafiklere yansıyor (hatta indikatör bile eklenebiliyor grafiklere) :) Intrade.com sitesine bir göz atmanızı tavsiye ediyorum, gerçekten enteresan.
Obama seçilme ihtimali grafiği:
Ama bence daha da enteresan olan Obama'nın seçilme ihtimali ile SP500 arasındaki korelasyon:
19 Mayıs 2012 Cumartesi
18 Mayıs 2012 Cuma
Euro'dan Sonra Ülkelerin Para Birimi Değerleri
Enteresan bir araştırma.
Avrupa birliği dağılır ülkeler eski para birimlerine geri dönerse o para birimlerinin değerleri ne olur? Yanlız hesaplamayı eur-usd 1.34 de yapmışlar. Bu durumda kafadan DM'ye ultra bullish long diyorum. :)
Avrupa birliği dağılır ülkeler eski para birimlerine geri dönerse o para birimlerinin değerleri ne olur? Yanlız hesaplamayı eur-usd 1.34 de yapmışlar. Bu durumda kafadan DM'ye ultra bullish long diyorum. :)
16 Mayıs 2012 Çarşamba
Likidite Junkie'si Piyasalar
Aslında Yunanistan'daki umutsuzluk veya çaresizlik önceden biliniyordu. Ama bankalar sistemi işin içinden çıkana kadar (buda istedikleri gibi olmasada) hep yalan söylendi.
Şimdi artık Yunanistan'ın euro bölgesinden ve euro'dan çıkma senaryoları açıkca dillendiriliyor.
Hatırlarsanız şu anda İspanya için söylenen ayakta durma parolaralı ve yalanları önceleri Yunanistan için söyleniyordu. Durum ortada. Bu söylenen yalanların, üstü örtmelerin piyasaları sakinleştirmekten başka bir hedefi daha var: Bankaları korumak ve olası bir bankrun'ı engellemek.
Çünkü bankalarda bulunan hesaplardaki paraların yüzde kaçı kağıt para olarak gerçekten bankadaki, %10? %20? Ülkeye göre değişiyor ama çok çok az olduğu kesin.
İşte bir bankrun senaryosu sistemi resetler, bu kadar basit ve bunu biliyorlar.
Şimdi öyle bir level'e geldikki bence artık onlarda (politikacılar, bankacılar, merkez bankacılar) korkmaya başladı.
Dünya çapında bankalardan ayrılan top bankacıların listesini burdan görebilirsiniz: http://wissenschaft3000.wordpress.com/2012/03/30/neue-listen-resignierter-banker/
Bu tesadüf'mü yoksa fareler batan gemiyimi terk ediyor? Buna siz karar verin.
Belkide Sarkozy seviniyordur seçilemediği için, kabak benim başıma patlamayacak diye.
Yapılan 1 trilyon veya 1000 milyar euro'luk LTRO operasyonu bir kaç ay içinde kül oldu.
Yaşadığımız rallilerin sadece likidite kaynaklı olduğunu ve geri dönüş ihtimalinin yüksek olduğunu 1.Mayıs'da yazmıştım, tam tepedeyken piyasalar: http://finansalreset.blogspot.com/2012/05/piyasalar-up-or-down.html
Sonuç ortada, piyasaya enjekte edilen paraların etkisi gittikçe azalıyor.
Borsalar, bankaların durumu, sorunlu ülkelerin faizleri, CDS'leri, herşey tekrar kriz moduna girdi.
Piyasalar bir junkie gibi tam bir likidite bağımlısı olmuş ve suni olarak ayakta tutuluyor.
Peki şimdi nasıl'mı devam edecek?
Tabiki şimdiye kadar olduğu gibi yalanlarla, manipülasyonlarla piyasaları yatıştırmaya çalışacaklar, ECB tahvil alacak, faizler indirelecek ve biraz daha zaman kazanılacak.
Ama sonunda piyasa bağımlı olduğu para enjektesini (QE3, LTRO3) almadan rahat vermeyecek.
Ama bu para'nın etkisi bu sefer daha da kısa olacak ve panik daha da artacak ve yavaş, yavaş kaçınılmaz olan finale doğru yaklaşmış olacağız. Daha sonra mı ne olacak?
Sistem artık junkie olmaktan koma'ya düşecek ve heran patlamaya hazır bir bomda gibi veya ölmeye mahkum bir hasta gibi yatağında bekleyecek. Peki sistem nerden ve nasıl patlayacak? İşte bunu cevaplamak çok zor, patlak verebilecek cephe o kadar çokki.
Ama favorilerim şöyle: İspanya/İtalya (bankalar olabilir), US-Bonds(ABD tahvil piyasası) ve hiç konuşulmayan ama bence büyük bir sorun olan ABD öğrenci kredileri, burda değinmiştim: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/abd-ogrenci-kredisi-balonu-patlarm.html
Dikte edilen kemer sıkma politikalarından ve faiz kölesi olmaktan bıkan halkların ayaklanma veya twitter/facebook gibi araçlarla organize olarak bankrun yapma ihtimalini katmıyorum bile hesaplarıma.
Son olarak yazmak istediğim, gelen manipüle edilmiş verilere inanarak ABD'nin durumunun AB'den daha iyi olduğuna inanmayın. İyi olsa ABD'de aç olan insanların sayısı gittikçe artmazdı: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/food-stamps-rekor-seviyede.html ve ayrıca iş piyasasının düzeldiğide doğru değil: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/tarm-ds-istihdam-yalan.html
Aslında ABD üzerine yazılacak o kadar çok şey varki.
Ama piyasaların ABD'yi şimdilik! neden hala güvenli liman olarak görüp, petrodolara kaçmasını aşağıdaki resimden daha iyi anlatamam.
Ama sonuçta ne hile, ne manipülasyon yaparlarsa yapsınlar sadece zaman kazanmaktan başka birşeye yaramıyacaktır, çünkü "point of no return'e" geldik ve finansalreset kaçınılmaz.
Şimdi artık Yunanistan'ın euro bölgesinden ve euro'dan çıkma senaryoları açıkca dillendiriliyor.
Hatırlarsanız şu anda İspanya için söylenen ayakta durma parolaralı ve yalanları önceleri Yunanistan için söyleniyordu. Durum ortada. Bu söylenen yalanların, üstü örtmelerin piyasaları sakinleştirmekten başka bir hedefi daha var: Bankaları korumak ve olası bir bankrun'ı engellemek.
Çünkü bankalarda bulunan hesaplardaki paraların yüzde kaçı kağıt para olarak gerçekten bankadaki, %10? %20? Ülkeye göre değişiyor ama çok çok az olduğu kesin.
İşte bir bankrun senaryosu sistemi resetler, bu kadar basit ve bunu biliyorlar.
Şimdi öyle bir level'e geldikki bence artık onlarda (politikacılar, bankacılar, merkez bankacılar) korkmaya başladı.
Dünya çapında bankalardan ayrılan top bankacıların listesini burdan görebilirsiniz: http://wissenschaft3000.wordpress.com/2012/03/30/neue-listen-resignierter-banker/
Bu tesadüf'mü yoksa fareler batan gemiyimi terk ediyor? Buna siz karar verin.
Belkide Sarkozy seviniyordur seçilemediği için, kabak benim başıma patlamayacak diye.
Yapılan 1 trilyon veya 1000 milyar euro'luk LTRO operasyonu bir kaç ay içinde kül oldu.
Yaşadığımız rallilerin sadece likidite kaynaklı olduğunu ve geri dönüş ihtimalinin yüksek olduğunu 1.Mayıs'da yazmıştım, tam tepedeyken piyasalar: http://finansalreset.blogspot.com/2012/05/piyasalar-up-or-down.html
Sonuç ortada, piyasaya enjekte edilen paraların etkisi gittikçe azalıyor.
Borsalar, bankaların durumu, sorunlu ülkelerin faizleri, CDS'leri, herşey tekrar kriz moduna girdi.
Piyasalar bir junkie gibi tam bir likidite bağımlısı olmuş ve suni olarak ayakta tutuluyor.
Peki şimdi nasıl'mı devam edecek?
Tabiki şimdiye kadar olduğu gibi yalanlarla, manipülasyonlarla piyasaları yatıştırmaya çalışacaklar, ECB tahvil alacak, faizler indirelecek ve biraz daha zaman kazanılacak.
Ama sonunda piyasa bağımlı olduğu para enjektesini (QE3, LTRO3) almadan rahat vermeyecek.
Ama bu para'nın etkisi bu sefer daha da kısa olacak ve panik daha da artacak ve yavaş, yavaş kaçınılmaz olan finale doğru yaklaşmış olacağız. Daha sonra mı ne olacak?
Sistem artık junkie olmaktan koma'ya düşecek ve heran patlamaya hazır bir bomda gibi veya ölmeye mahkum bir hasta gibi yatağında bekleyecek. Peki sistem nerden ve nasıl patlayacak? İşte bunu cevaplamak çok zor, patlak verebilecek cephe o kadar çokki.
Ama favorilerim şöyle: İspanya/İtalya (bankalar olabilir), US-Bonds(ABD tahvil piyasası) ve hiç konuşulmayan ama bence büyük bir sorun olan ABD öğrenci kredileri, burda değinmiştim: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/abd-ogrenci-kredisi-balonu-patlarm.html
Dikte edilen kemer sıkma politikalarından ve faiz kölesi olmaktan bıkan halkların ayaklanma veya twitter/facebook gibi araçlarla organize olarak bankrun yapma ihtimalini katmıyorum bile hesaplarıma.
Son olarak yazmak istediğim, gelen manipüle edilmiş verilere inanarak ABD'nin durumunun AB'den daha iyi olduğuna inanmayın. İyi olsa ABD'de aç olan insanların sayısı gittikçe artmazdı: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/food-stamps-rekor-seviyede.html ve ayrıca iş piyasasının düzeldiğide doğru değil: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/tarm-ds-istihdam-yalan.html
Aslında ABD üzerine yazılacak o kadar çok şey varki.
Ama piyasaların ABD'yi şimdilik! neden hala güvenli liman olarak görüp, petrodolara kaçmasını aşağıdaki resimden daha iyi anlatamam.
Ama sonuçta ne hile, ne manipülasyon yaparlarsa yapsınlar sadece zaman kazanmaktan başka birşeye yaramıyacaktır, çünkü "point of no return'e" geldik ve finansalreset kaçınılmaz.
Etiketler:
AB,
abd,
bankalar,
bonds,
cds,
ECB,
ekonomi,
finansalreset,
manipülasyon,
piyasalar,
tahviller
8 Mayıs 2012 Salı
Digital Society
Digital society veya dijital toplum. Deutsche Bank tarafindan hazırlanan bir video.
Dünyanın yeniden yapılanmasında dijital toplumun payı çok yüksek olacak.
Zaten Arap baharında etkileri ve gücü görüldü.
Dünyanın yeniden yapılanmasında dijital toplumun payı çok yüksek olacak.
Zaten Arap baharında etkileri ve gücü görüldü.
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Dallas FED'den Şaşırtıcı Analiz
Dallas FED"den şaşırtıcı derecede gerçekci ve dürüst bir analiz:
http://www.dallasfed.org/assets/documents/news/speeches/12rosenblum_tbtf.pdf
"Too big to fail" problemini açıkca yazılmasına izin veren Dallas FED başkanı Richard Fisher'i tebrik etmek lazım. Normalde merkez bankacılar bu kadar açık konuşmazlar hassas konular hakkında.
Analiz'den bir kaç örnek:
En büyük beş Amerikan banka'sının piyasa payı 1970 yılında %17 den 2010 yılında %52'ye çıkmış.
All booms end up with busts. Bunuda yazan Dallas FED!
The banking bust 2008-2009
Rakamlar gerçekten astronomik.
http://www.dallasfed.org/assets/documents/news/speeches/12rosenblum_tbtf.pdf
"Too big to fail" problemini açıkca yazılmasına izin veren Dallas FED başkanı Richard Fisher'i tebrik etmek lazım. Normalde merkez bankacılar bu kadar açık konuşmazlar hassas konular hakkında.
Analiz'den bir kaç örnek:
En büyük beş Amerikan banka'sının piyasa payı 1970 yılında %17 den 2010 yılında %52'ye çıkmış.
All booms end up with busts. Bunuda yazan Dallas FED!
The banking bust 2008-2009
Rakamlar gerçekten astronomik.
Etiketler:
bankalar,
dallas fed,
FED,
too big to fail
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Batı'da İşsizlik
The Economist çok güzel bir grafik hazırlamış.
Batılı ülkelerin finansal krizden önceki ve şu andaki işsizlik yüzdeleri.
Dikkat çeken, işsizlerin sayısını düşürmeyi başaran tek ülke Almanya olmuş.
Almanya dışında bütün batılı ülkelerde işsizlik artmış ve bu trend böyle devam edecek.
Batılı ülkelerin finansal krizden önceki ve şu andaki işsizlik yüzdeleri.
Dikkat çeken, işsizlerin sayısını düşürmeyi başaran tek ülke Almanya olmuş.
Almanya dışında bütün batılı ülkelerde işsizlik artmış ve bu trend böyle devam edecek.
1 Mayıs 2012 Salı
Piyasalar Up or Down?
Dünya ekonomisinin grafiklere yansıyandan çok daha kötü durumda olduğunu biliyoruz.
Ama malum AB bankalarına likidite dopingi (LTRO), QE3 beklentileri, manipüle edilmiş ABD verileri derken, piyasalar 2012 de şimdiye kadar güzel ralliler yaptı.
Peki şimdi nasıl devam edecek, ralli devam'mı yoksa aşağıya doğru yolculuk'mu başlayacak?
Bunu kesin olarak bilmek gerçekten çok zor ve hiç kimsede kesin bilemez diye düşünüyorum.
Ama herkez bir fikir söyleyebilir, sonuçta tutma şansı %50 ile hiçte fena değil.
Onun için biz trader'lar money management'e yani para yönetimi'ne önem veririz.
Yoksa nasıl gelişeceğini önceden kesinlikle bilsem, varımı yoğumu üzerine koyardım.
Ama yapabileceğimiz şey hangi ihtimalin, hangi sebeplerden dolayı daha güçlü veya daha zayıf olduğunu araştırmak. Ben piyasaların Mayıs'da dönüp aşağı trend başlatma ihtimalini daha yüksek görüyorum. Benim teorimi yanlış çıkartabilecek en büyük faktör ABD başkanlık seçimleri.
QE3'ün ise piyasalar yerlerde sürünmeden açıklanmayacağını düşünüyorum.
Piyasaları temsilen SP500 2010 (mavi), 2011 (kırmızı), 2012 (yeşil)
1956 dan bugüne SP500 de aylık performanslar.
1956 dan bugüne Nisan'lar nerdeyse %70 lik bir oranla pozitif geçerken,
Mayıs aylarında bu oran %52'ye düşmüş. Klasik "sell in may and go away" durumu var.
Ama malum AB bankalarına likidite dopingi (LTRO), QE3 beklentileri, manipüle edilmiş ABD verileri derken, piyasalar 2012 de şimdiye kadar güzel ralliler yaptı.
Peki şimdi nasıl devam edecek, ralli devam'mı yoksa aşağıya doğru yolculuk'mu başlayacak?
Bunu kesin olarak bilmek gerçekten çok zor ve hiç kimsede kesin bilemez diye düşünüyorum.
Ama herkez bir fikir söyleyebilir, sonuçta tutma şansı %50 ile hiçte fena değil.
Onun için biz trader'lar money management'e yani para yönetimi'ne önem veririz.
Yoksa nasıl gelişeceğini önceden kesinlikle bilsem, varımı yoğumu üzerine koyardım.
Ama yapabileceğimiz şey hangi ihtimalin, hangi sebeplerden dolayı daha güçlü veya daha zayıf olduğunu araştırmak. Ben piyasaların Mayıs'da dönüp aşağı trend başlatma ihtimalini daha yüksek görüyorum. Benim teorimi yanlış çıkartabilecek en büyük faktör ABD başkanlık seçimleri.
QE3'ün ise piyasalar yerlerde sürünmeden açıklanmayacağını düşünüyorum.
Piyasaları temsilen SP500 2010 (mavi), 2011 (kırmızı), 2012 (yeşil)
1956 dan bugüne SP500 de aylık performanslar.
1956 dan bugüne Nisan'lar nerdeyse %70 lik bir oranla pozitif geçerken,
Mayıs aylarında bu oran %52'ye düşmüş. Klasik "sell in may and go away" durumu var.
23 Nisan 2012 Pazartesi
Euro Break-Up: Just a Question of How
Nigel Farage İngiltere'de ki UKİP partisinin başkanı.
Aynı zamanda Avrupa parlamenteri olan Farage fazla sevilmeyen bir politikacı.
Neden mi? Doğruları söylediği için.
İster sevin, ister sevmeyin, Farage euro üzerine söylediklerinde sonuna kadar haklı.
Farage için sorulması gereken soru, euro çökecekmi değil, euro nasıl ve ne zaman çökecek?
Aynı zamanda Avrupa parlamenteri olan Farage fazla sevilmeyen bir politikacı.
Neden mi? Doğruları söylediği için.
İster sevin, ister sevmeyin, Farage euro üzerine söylediklerinde sonuna kadar haklı.
Farage için sorulması gereken soru, euro çökecekmi değil, euro nasıl ve ne zaman çökecek?
Etiketler:
AB,
ab parlamentosu,
euro,
nigel farage
Para Birimleri ve Satın Alma Gücü
Alttaki grafiklerde majör para birimlerinde 1971'den bugüne kadar yaşanan, satın alma gücündeki kaybı görebilirsiniz. Kırmızı çizgi ise piyasada bulunan para miktarını temsil ediyor.
Etiketler:
aud,
cad,
chf,
dolar,
gbp,
jpy,
para birimleri,
satın alma gücü
21 Nisan 2012 Cumartesi
Amerikan Başkanları ve SP500
Amerikan seçimlerine daha var ama beyendiğim için paylaşmak istedim
Görüldüğü gibi SP500'de demokrat başkanların performansı cumhuriyetçi başkanlardan daha iyi.
Hatta %30.8 eksi yapan Hoover dışarı çıkarılsa bile cumhuriyetçilerin ortalaması %4.75, demokratların ise %8.9. Ben tersini beklerdim açıkcası. Böylece piyasalar cumhuriyetçileri sever tezide yanlış çıktı.
Yatırılan 10000 dolar cumhuriyetçiler altında (Hoover katılmadan) 51211 dolar olurken, demokratlar altında 300671 dolar olmuş.
Obama'da dahil olarak Amerikan başkanları ve SP500 performansı
Görüldüğü gibi SP500'de demokrat başkanların performansı cumhuriyetçi başkanlardan daha iyi.
Hatta %30.8 eksi yapan Hoover dışarı çıkarılsa bile cumhuriyetçilerin ortalaması %4.75, demokratların ise %8.9. Ben tersini beklerdim açıkcası. Böylece piyasalar cumhuriyetçileri sever tezide yanlış çıktı.
Yatırılan 10000 dolar cumhuriyetçiler altında (Hoover katılmadan) 51211 dolar olurken, demokratlar altında 300671 dolar olmuş.
Obama'da dahil olarak Amerikan başkanları ve SP500 performansı
19 Nisan 2012 Perşembe
The First 12 Hours of a US Dollar Collapse
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi önümüzdeki senelerde Amerikan doları'nın güvenli liman statüsünü kaybedeceğini düşünüyorum. Tabi başlangıç nasıl olur veya ne zaman başlar, bunu kestirmek çok zor.
Ama alttaki video'da dolar'ın çöküşü'nün nasıl başlayabileceğine dair bir senaryo çizilmiş.
Senaryoya göre ABD QE 4 'ü açıkladıktan sonra Çin hükümeti artık Amerikan tahvilleri almayacaklarını açıklıyor. Ve tabiki bu haber piyasalara bomba gibi düşüyor. Altın, gümüş yukarı kopuyor.
Çin'in açıklamasından sonra ilk 12 saate piyasalarda yaşanabilecekler bir film gibi düzenlenmiş.
Bazı yerleri biraz abartılı olsada olabilecek reel bir senaryo bence.
MUST WATCH!!
Ama alttaki video'da dolar'ın çöküşü'nün nasıl başlayabileceğine dair bir senaryo çizilmiş.
Senaryoya göre ABD QE 4 'ü açıkladıktan sonra Çin hükümeti artık Amerikan tahvilleri almayacaklarını açıklıyor. Ve tabiki bu haber piyasalara bomba gibi düşüyor. Altın, gümüş yukarı kopuyor.
Çin'in açıklamasından sonra ilk 12 saate piyasalarda yaşanabilecekler bir film gibi düzenlenmiş.
Bazı yerleri biraz abartılı olsada olabilecek reel bir senaryo bence.
MUST WATCH!!
18 Nisan 2012 Çarşamba
Ülkelerin Risk Cetveli
Bir ülkenin tahvilini alan yatırımcıların aldığı tahvilleri CDS'ler üzerinden sigortalama imkanı var.
Tabi bazıları tahvil tutmadan CDS'lerle oynuyor, bu başka bir konu (burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/hedge-fonlar-ve-cdsler.html)
Tabiki bir ülke piyasalar tarafından ne kadar riskli görülürse, CDS'leri o kadar pahalı olur ve tam tersi.
Alttaki listede görülen, yatırımcının teoretik olarak 10'000 dolar değerinde olan 5 senelik ülke tahviline ödemesi gereken senelik sigorta primi (13.04.2012 tarihiyle).
En güvenli ülke görülen Norveç'in sigorta primi 22 dolarken,
en tehlikeli (iflasa yakın) ülke görülen Yunanistan'ın sigorta primi 9650 dolarla nerdeyse tahvil miktarına eş değerde.
Türkiye'nin 10000 dolar değerinde tahvilini sigortalamak 241.88 dolara geliyor.
Sağ kolonda görülen YTD'ye (sene başından bugüne olan değişim) bakarsak, Portekiz, Yunanistan ve İspanya dışında bütün ülkelerin sigorta primleri ve bu anlamda riskleri düşmüş.
Böyle bir ortamda İspanya CDS'lerinin %32.31 artması dikkat çekici.
Etiketler:
cds,
ispanya,
tahviller,
Türkiye,
yunanistan
17 Nisan 2012 Salı
JP Morgan'ın Kağıt Altınları
Altın manipülasyonu deyince ilk akla gelen isim JP Morgan'dır.
Bu gerçek'mi? Komplo teorisi'mi? Buna siz kara verin.
Ama aşağıda görülen sayılar gerçek.
JP Morgan elinde 87 milyar dolar değerinde altın kontratı tutuyor.
Ama asıl inanılmaz rakam şimdi geliyor:
JP Morgan'ın elinde bulunan bütün derivatives'lerin toplam miktarı 70 TRİLYON dolar!!!
Bu rakam bütün dünyanın GSYH'sından daha yüksek!
Piyasada bulunan bütün türev ürünlerin değeri ise inanılmaz 230 TRİLYON dolar!!!
Böyle bir saçmalık olabilirmi? Oluyor işte, ama daimi değil, patlayana kadar.
Bu gerçek'mi? Komplo teorisi'mi? Buna siz kara verin.
Ama aşağıda görülen sayılar gerçek.
JP Morgan elinde 87 milyar dolar değerinde altın kontratı tutuyor.
Ama asıl inanılmaz rakam şimdi geliyor:
JP Morgan'ın elinde bulunan bütün derivatives'lerin toplam miktarı 70 TRİLYON dolar!!!
Bu rakam bütün dünyanın GSYH'sından daha yüksek!
Piyasada bulunan bütün türev ürünlerin değeri ise inanılmaz 230 TRİLYON dolar!!!
Böyle bir saçmalık olabilirmi? Oluyor işte, ama daimi değil, patlayana kadar.
16 Nisan 2012 Pazartesi
Hedge Fonlar ve CDS'ler
CDS'ler basit bir dille bir nevi sigorta primi.
Ve bu sigorta primini istediğiniz zaman alıp satabilirsiniz piyasalarda.
Mesela İspanya'nın durumu daha iyi iken CDS alanların beklentisi İspanya'nın
durumunun kötüleşmesidir. Tabi burda gerçektende tahvillerini sigortalamak için CDS alanları saymıyorum. Sonuçta İspanya'nın durumu ne kadar kötüleşirse (mesela faizlerin artması), CDS'lerle
sigortalamakda o kadar pahalanır. İşte sorun da tam burda zaten.
Birileri para kazanacağım diye koskoca bir ülkenin ve milyonlarca insanının durumunun kötüleşmesini istiyor. Bazıları istemekle kalmıyor, direk tahviller üzerinden baskı kuruyor.
Warren Buffet CDS'ler için boşuna "finansal kitle imha silahı" dememiş.
İşte bir örnek:
Altta görülen carmel-asset-management isimli hedgefon'un yaptığı İspanya analizin'den bir alıntı:
Son 'expected return' bölümünde, bekledikleri gibi İspanya krizinin daha da alevlenmesi durumunda CDS'lerle %300 kazanç sağlayabileceklerini yazmaya çekinmemişler. Bu problemin yasalarla çözülmesi lazım, ülke CDS'lerini tahvil almadan açığa oynamak yasaklanması gerek bence
Ama yaptıkları İspanya analizi kaliteli ve tam 54 sayfa. İspanya ekonomisi üzerine güzel bilgiler var, isteyen burdan indirebilir: http://www.mediafire.com/view/?b220tr9v1896gq6
Ve bu sigorta primini istediğiniz zaman alıp satabilirsiniz piyasalarda.
Mesela İspanya'nın durumu daha iyi iken CDS alanların beklentisi İspanya'nın
durumunun kötüleşmesidir. Tabi burda gerçektende tahvillerini sigortalamak için CDS alanları saymıyorum. Sonuçta İspanya'nın durumu ne kadar kötüleşirse (mesela faizlerin artması), CDS'lerle
sigortalamakda o kadar pahalanır. İşte sorun da tam burda zaten.
Birileri para kazanacağım diye koskoca bir ülkenin ve milyonlarca insanının durumunun kötüleşmesini istiyor. Bazıları istemekle kalmıyor, direk tahviller üzerinden baskı kuruyor.
Warren Buffet CDS'ler için boşuna "finansal kitle imha silahı" dememiş.
İşte bir örnek:
Altta görülen carmel-asset-management isimli hedgefon'un yaptığı İspanya analizin'den bir alıntı:
Son 'expected return' bölümünde, bekledikleri gibi İspanya krizinin daha da alevlenmesi durumunda CDS'lerle %300 kazanç sağlayabileceklerini yazmaya çekinmemişler. Bu problemin yasalarla çözülmesi lazım, ülke CDS'lerini tahvil almadan açığa oynamak yasaklanması gerek bence
Ama yaptıkları İspanya analizi kaliteli ve tam 54 sayfa. İspanya ekonomisi üzerine güzel bilgiler var, isteyen burdan indirebilir: http://www.mediafire.com/view/?b220tr9v1896gq6
14 Nisan 2012 Cumartesi
Çin'den Bir Grafik
Artık Çin'de yorulmaya başladı.
Dün gelen ilk çeyrek büyüme verisi +%8.1 geldi.
Bu rakam yüksek gözüksede son 3 yılın en düşük seviyesi.
Bence Çin'de büyüme yavaşlamaya devam edecek.
Son dönemde dünya ekonomisini ayakta tutmakta büyük rol oynayan Çin yavaş yavaş frene basmaya başladı. İhracat (mavi) ve İthalat (kırmızı) herşeyi çok güzel anlatıyor.
Dün gelen ilk çeyrek büyüme verisi +%8.1 geldi.
Bu rakam yüksek gözüksede son 3 yılın en düşük seviyesi.
Bence Çin'de büyüme yavaşlamaya devam edecek.
Son dönemde dünya ekonomisini ayakta tutmakta büyük rol oynayan Çin yavaş yavaş frene basmaya başladı. İhracat (mavi) ve İthalat (kırmızı) herşeyi çok güzel anlatıyor.
13 Nisan 2012 Cuma
ABD: Öğrenci Kredisi Balonu Patlarmı?
Amerika'da gençlerin üniversite ögrenimini kredilerle finanse ettiği bilinir. Öğrenciler okullarını bitirdikten sonra, bir iş bulup, çalışıp kredilerini geri öderlerdi.
Bu sistem tabiki işler yolundayken iyi gitti. Ama artık öğrenci kredilerinde müthiş bir balon oluşmaya başladı. Çünkü ABD'de 18-24 yaş arası çalışan gençlerin yüzdesi %54-60 arasında.
Tabiki açıklanan, manipüle rakamlar çok daha düşük ama doğru değil. Tarım dışı istihdam verisi üzerinde yapılan çarpıtmayı burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/tarm-ds-istihdam-yalan.html
ABD 18-24 yaş arası çalışan nüfus (Grafik 2011 sonundan)
Öğrenci kredileri senelerce iyi gitti ama artık yavaş yavaş sorunlar büyümeye başladı.
Çoğu kredi almış genç okulunu bitirdikten sonra iş bulamadığı için kredisini geri ödeyemez durumda. Zerohedge'de geçenlerde 270 milyar değerindeki kredilerin geri ödemelerinde 30 gün gecikme yaşandığını yazmıştı.
Bütün açıkta olan kredilerin toplamının bir trilyon doları geçtiği söyleniyor.
Bu krediler, şimdiki düşük faizlerle zor ödeniyorsa, faizler biraz artarsa nasıl geri ödenebilir?
Eğer öğrenci kredilerinden yeni bir subprime krizi çıksa kesinlikle şaşırmam.
Ama tabiki şu anda gözler Avrupa'da. ABD'deki öğrenci kredileri sorunu kimseyi enterese etmiyor.
3. çeyrek 2011'de toplam öğrenci kredileri 870 milyar dolar!
Verilen kredilerin iki çeşiti var. Biri "ABS Private Student Loans", özel krediler.
Diğeri ise "Federal Family Education Program" tarafından devlet garantisi altında olan "Asset Backed Securities" üzerinden verilen krediler.
Fitch bir raporunda asıl tehlikeyi, özel kredilerde gördüklerini açıklamıştı.
Ama ne fark ederki, özel kredilerde çökse sonuçta gelip FED kurtaracak.
FED demişken, FED'in asset bilançosuna bakarsak, şu anda en büyük pozisyonları öğrenci kredileri!!!
Devlet tarafından verilen kredi miktarındaki artış gerçekten dikkat çekici.
Sanki birileri heryerden muslukları açmış enflasyon yaratıp, borçlardan kurtulmak için elinden gelen herşeyi yapıyor.
Bu sistem tabiki işler yolundayken iyi gitti. Ama artık öğrenci kredilerinde müthiş bir balon oluşmaya başladı. Çünkü ABD'de 18-24 yaş arası çalışan gençlerin yüzdesi %54-60 arasında.
Tabiki açıklanan, manipüle rakamlar çok daha düşük ama doğru değil. Tarım dışı istihdam verisi üzerinde yapılan çarpıtmayı burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/tarm-ds-istihdam-yalan.html
ABD 18-24 yaş arası çalışan nüfus (Grafik 2011 sonundan)
Öğrenci kredileri senelerce iyi gitti ama artık yavaş yavaş sorunlar büyümeye başladı.
Çoğu kredi almış genç okulunu bitirdikten sonra iş bulamadığı için kredisini geri ödeyemez durumda. Zerohedge'de geçenlerde 270 milyar değerindeki kredilerin geri ödemelerinde 30 gün gecikme yaşandığını yazmıştı.
Bütün açıkta olan kredilerin toplamının bir trilyon doları geçtiği söyleniyor.
Bu krediler, şimdiki düşük faizlerle zor ödeniyorsa, faizler biraz artarsa nasıl geri ödenebilir?
Eğer öğrenci kredilerinden yeni bir subprime krizi çıksa kesinlikle şaşırmam.
Ama tabiki şu anda gözler Avrupa'da. ABD'deki öğrenci kredileri sorunu kimseyi enterese etmiyor.
3. çeyrek 2011'de toplam öğrenci kredileri 870 milyar dolar!
Verilen kredilerin iki çeşiti var. Biri "ABS Private Student Loans", özel krediler.
Diğeri ise "Federal Family Education Program" tarafından devlet garantisi altında olan "Asset Backed Securities" üzerinden verilen krediler.
Fitch bir raporunda asıl tehlikeyi, özel kredilerde gördüklerini açıklamıştı.
Ama ne fark ederki, özel kredilerde çökse sonuçta gelip FED kurtaracak.
FED demişken, FED'in asset bilançosuna bakarsak, şu anda en büyük pozisyonları öğrenci kredileri!!!
Devlet tarafından verilen kredi miktarındaki artış gerçekten dikkat çekici.
Sanki birileri heryerden muslukları açmış enflasyon yaratıp, borçlardan kurtulmak için elinden gelen herşeyi yapıyor.
Etiketler:
enflasyon,
FED,
fed bilanço,
işsizlik,
öğrenci kredisi
10 Nisan 2012 Salı
Uzun Vadede Altın
Açıkcası fiyatların 2000 e gitmeden bu kadar uzun süre geri çekileceğini düşünmemiştim.
Veya JPMorgan/Comex mafyasının kriz modunda bu kadar etkili olacağını düşünemedim.
Ellerinde fiziksel altın bulunmadan, sadece kağıt üzerinden sattıkları altınlarla, fiyatları FED'in istediği şekilde çok güzel manipüle etmeyi başardılar. (Altın ve algoritmalar'da yapılan sistematik müdahalelere dair bir dosya mevcut: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/altn-ve-algoritmalar.html ).
Ama sonuçta uzun vadede altının yukarı gitmesini engelleyemiycekler ancak yavaşlatmış olacaklar.
Şimdi grafiklerle altında yönün uzun vadede neden kesinlikle yukarı olacağını inceliyelim.
İlk grafik dow/gold ratio.
Yani dow jones'u satın alabilmek için kaç ons altın gerek.
1999'da dow jones 11000/altın 260= dow/gold ratio 42
Bugün dow jones 13000/altın 1650=dow/gold ratio 7.8
Dow/Gold ratio krizlerin dibinde hep 1-3 arası olmuş. Daha çok yol var.
Shadow gold price bulunan altının piyasada dolaşan dolar miktarına (bu tam olarak bilinmesede) göre teoretik olarak hesaplandığı bir fiyat. Shadow gold price şu anda 9000 usd civarında.
Amerika altınıyla toplam borcunun sadece %2.6 sını ödeyebilir durumda şu an.
Orta meridian ise %5 de uzun vadede.
Altta çeşitli firmaların ve borsa endekslerinin piyasa değerleriyle gold bugs index olarak geçen 16 en büyük altın üreticisinin piyasa değerleri karşılaştırılmış.
Görüldüğü gibi microsoft'un değeri bile gold bugs index'den daha fazla.
Birde tabiki gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının altın stoklarını arttırma ihtiyacı var.
Sarı olan bölgeler ülke rezervlerinin % olarak altın miktarı.
Son grafikte altın balon oldu diyenler için.
Aşağıda bugüne kadar piyasalarda patlayan balonları ve balonların patlayana kadar yaptığı performansı görebilirsiniz.
Mesela palladium 2001 de patlamadan önce %1242 çıkmış.
1980 de altın balonu patladığında, altın %2276 çıkmış. Gümüş hatta %3099!!
Şu anda ise altın %547, gümüş ise %682 çıkmış.
Altın ve gümüş'de balondan bahsedebilmek için daha çok çok erken.
Bütün bu faktörlerin yanı sıra, para basılmaya devam edilir, faizler düşük kalır ve jeopolitik riskler devam ederse uzun vadede değerli metal alanlar kesinlikle kazanacaktır
Veya JPMorgan/Comex mafyasının kriz modunda bu kadar etkili olacağını düşünemedim.
Ellerinde fiziksel altın bulunmadan, sadece kağıt üzerinden sattıkları altınlarla, fiyatları FED'in istediği şekilde çok güzel manipüle etmeyi başardılar. (Altın ve algoritmalar'da yapılan sistematik müdahalelere dair bir dosya mevcut: http://finansalreset.blogspot.com/2012/04/altn-ve-algoritmalar.html ).
Ama sonuçta uzun vadede altının yukarı gitmesini engelleyemiycekler ancak yavaşlatmış olacaklar.
Şimdi grafiklerle altında yönün uzun vadede neden kesinlikle yukarı olacağını inceliyelim.
İlk grafik dow/gold ratio.
Yani dow jones'u satın alabilmek için kaç ons altın gerek.
1999'da dow jones 11000/altın 260= dow/gold ratio 42
Bugün dow jones 13000/altın 1650=dow/gold ratio 7.8
Dow/Gold ratio krizlerin dibinde hep 1-3 arası olmuş. Daha çok yol var.
Shadow gold price bulunan altının piyasada dolaşan dolar miktarına (bu tam olarak bilinmesede) göre teoretik olarak hesaplandığı bir fiyat. Shadow gold price şu anda 9000 usd civarında.
Amerika altınıyla toplam borcunun sadece %2.6 sını ödeyebilir durumda şu an.
Orta meridian ise %5 de uzun vadede.
Altta çeşitli firmaların ve borsa endekslerinin piyasa değerleriyle gold bugs index olarak geçen 16 en büyük altın üreticisinin piyasa değerleri karşılaştırılmış.
Görüldüğü gibi microsoft'un değeri bile gold bugs index'den daha fazla.
Birde tabiki gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının altın stoklarını arttırma ihtiyacı var.
Sarı olan bölgeler ülke rezervlerinin % olarak altın miktarı.
Son grafikte altın balon oldu diyenler için.
Aşağıda bugüne kadar piyasalarda patlayan balonları ve balonların patlayana kadar yaptığı performansı görebilirsiniz.
Mesela palladium 2001 de patlamadan önce %1242 çıkmış.
1980 de altın balonu patladığında, altın %2276 çıkmış. Gümüş hatta %3099!!
Şu anda ise altın %547, gümüş ise %682 çıkmış.
Altın ve gümüş'de balondan bahsedebilmek için daha çok çok erken.
Bütün bu faktörlerin yanı sıra, para basılmaya devam edilir, faizler düşük kalır ve jeopolitik riskler devam ederse uzun vadede değerli metal alanlar kesinlikle kazanacaktır
9 Nisan 2012 Pazartesi
Tarım Dışı İstihdam Yalanı
Geçen Cuma ABD'den gelen tarım dışı istihdam verisi 203 bin beklenirken, sadece 120 bin arttı. Ama aynı anda işsizlik 8.3 beklenirken, 8.2 geldi.
Bu arada 8.2 oranı Ocak 2009 dan bugüne açıklanan en düşük işsizlik seviyesi.
Burda ilk bakışta zaten bir uyumsuzluk olduğu belli açıklanan sayılarda.
Ve tabiki bu sayılar gerçeği yansıtmıyor, ABD'nin gerçek işsizlik sayısı bence %15'lerde.
Açıklanan sayılar ufak bir hileyle elde ediliyor ve yapılan bu hilenin adıda "not in labor force".
Hiç Amerika piyasalar için bu kadar önemli olan bir veriyi tesadüfe bırakırmı? Birde yakında seçimler varken? Tabiki hayır!
Not in labor force'da işsizlik verileri için kullanılan istatistiklerden çıkarılan ama hala çalışabilir yaşta ve durumda olan Amerikalıların sayısı belirleniyor. Güya bu insanlar iş piyasasında bulunmuyormuş.
Bu "not in labor force" ABD çalışma bakanlığı BLS tarafından sadece istatistikleri çarpıtabilmek için kullanılan bir icad.
Detaylara gelirsek istatistkleri güzel göstermek için Mart'da "not in labor force"'a kaydırılan çalışabilir insanların sayısı Şubat'a göre 333 bin artmış. Mart 2011'den Mart 2012'ye kadar olan artış ise tam 2.289 milyon kişi. Bu demektirki şu anda toplam 87.897 milyon kisi "not in labor force" içinde yer almış.
Ve bu yeni bir rekor!!!
Zaten işsizlik oranı söylenildiği gibi 8.2 olsaydı, karnını doyuramayıp gıda kuponlarına (food stamps) ihtiyaç duyan insanların sayısıda yeni rekorlar yapmazdı.
(Food stamps üzerine: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/food-stamps-rekor-seviyede.html )
Winston Churchill ne demiş bir zaman: "Kendin çarpıtmadığın istatistiğe kesinlikle inanma".
Bu arada 8.2 oranı Ocak 2009 dan bugüne açıklanan en düşük işsizlik seviyesi.
Burda ilk bakışta zaten bir uyumsuzluk olduğu belli açıklanan sayılarda.
Ve tabiki bu sayılar gerçeği yansıtmıyor, ABD'nin gerçek işsizlik sayısı bence %15'lerde.
Açıklanan sayılar ufak bir hileyle elde ediliyor ve yapılan bu hilenin adıda "not in labor force".
Hiç Amerika piyasalar için bu kadar önemli olan bir veriyi tesadüfe bırakırmı? Birde yakında seçimler varken? Tabiki hayır!
Not in labor force'da işsizlik verileri için kullanılan istatistiklerden çıkarılan ama hala çalışabilir yaşta ve durumda olan Amerikalıların sayısı belirleniyor. Güya bu insanlar iş piyasasında bulunmuyormuş.
Bu "not in labor force" ABD çalışma bakanlığı BLS tarafından sadece istatistikleri çarpıtabilmek için kullanılan bir icad.
Detaylara gelirsek istatistkleri güzel göstermek için Mart'da "not in labor force"'a kaydırılan çalışabilir insanların sayısı Şubat'a göre 333 bin artmış. Mart 2011'den Mart 2012'ye kadar olan artış ise tam 2.289 milyon kişi. Bu demektirki şu anda toplam 87.897 milyon kisi "not in labor force" içinde yer almış.
Ve bu yeni bir rekor!!!
Zaten işsizlik oranı söylenildiği gibi 8.2 olsaydı, karnını doyuramayıp gıda kuponlarına (food stamps) ihtiyaç duyan insanların sayısıda yeni rekorlar yapmazdı.
(Food stamps üzerine: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/food-stamps-rekor-seviyede.html )
Winston Churchill ne demiş bir zaman: "Kendin çarpıtmadığın istatistiğe kesinlikle inanma".
5 Nisan 2012 Perşembe
%1'in farkı
Amerika borçlarının faizi, sadece %3'den %4'e çıkarsa, Amerika için bu %1 faiz farkının bedeli, İrak ve Afganistan savaşlarının toplam maliyetinden daha fazla. İzlemenizi tavsiye ederim, Prof. Antony Davies çok güzel anlatmış.
SP500 vs. FTSE-EURO STOXX
Bugün Zerohedge'de gördüğüm ve dikkatimi çeken iki grafiği paylaşmak istiyorum.
SP500 ve FTSE, Euro Stoxx arasındaki korelasyon bozulduktan sonra piyasalarda ani ve sert bir düşüş yaşanmış 2011 yazında.
Altta görülen aynı borsaların aktüel durumları. Korelasyon yine bozulmuş.
Amerika ve Avrupa arasındaki fark açılmış.
Belki benzeri bir düşüş yaşıyabiliriz yakında. SP500'e bir mini short gimek güzel olabilir.
SP500 ve FTSE, Euro Stoxx arasındaki korelasyon bozulduktan sonra piyasalarda ani ve sert bir düşüş yaşanmış 2011 yazında.
Altta görülen aynı borsaların aktüel durumları. Korelasyon yine bozulmuş.
Amerika ve Avrupa arasındaki fark açılmış.
Belki benzeri bir düşüş yaşıyabiliriz yakında. SP500'e bir mini short gimek güzel olabilir.
4 Nisan 2012 Çarşamba
İSPANYA İÇİN NE ZAMAN DÜĞMEYE BASILACAK?
Yunanistan'dan sonra sıranın İspanya'ya geleceği baya kesinleşmeye başladı.
Özel sektör, bankalar ( http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/ispanyada-bankalarn-durumu.html ),
emlak piyasası, cari açık, işsizlik ( http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/yeni-bir-negatif-rekor-daha.html ), belediyeler vs. vs.
Nereye bakarsanız bakın İspanya'nın durumu hiç ama hiç iyi değil.
Ve aşağıdaki grafiklerde görüldüğü gibi kasinolarda yavaş yavaş İspanya'nın üstüne oynamaya hazırlanıyor.
İlk çeyreği bütün dünya borsaları artıda kapatırken, İspanya borsası ilk çeyrekte -%6 düşmüş.
Gerçekten dikkat çekici. (Dün'de -%2.7 de kapadı)
Aşağıdaki grafiklerde İspanya ekonomisinin durumu çok net gözüküyor.
Pmi, işsizlik, perakende satışlar vs. Heryerde sorun var.
İspanya ülke CDS'leri bu sene başından beri %10.8 artmış.
Senelik bakarsak nerdeyse %100 bir artış var. Bir senede riziko algısı ikiye katlanmış.
Banka CDS'lerine bakarsak ilk sıralarda İspanya bankaları dikkat çekiyor.
3 senelik yüksek daha geçilmemiş olsada, bu belki 23-27 Nisan arası moody's ile değişebilir.
İspanya 10 senelikler (Mart). Yakından takip etmek lazım ilerleyen günlerde/haftalarda.
Sonuçta İspanya'nın durumu genel olarak çok kötü ve euro krizi vol.2 İspanya ile devam edecek.
Sorulması gereken soru likidite junkie'si olmuş piyasaların ne zaman gözünü İspanya'ya çevireceği? Bazılarına göre Fransa'daki seçimler bitmeden böyle bir senaryoya izin verilmeyeceği.
İzleyip göreceğiz.
Özel sektör, bankalar ( http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/ispanyada-bankalarn-durumu.html ),
emlak piyasası, cari açık, işsizlik ( http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/yeni-bir-negatif-rekor-daha.html ), belediyeler vs. vs.
Nereye bakarsanız bakın İspanya'nın durumu hiç ama hiç iyi değil.
Ve aşağıdaki grafiklerde görüldüğü gibi kasinolarda yavaş yavaş İspanya'nın üstüne oynamaya hazırlanıyor.
İlk çeyreği bütün dünya borsaları artıda kapatırken, İspanya borsası ilk çeyrekte -%6 düşmüş.
Gerçekten dikkat çekici. (Dün'de -%2.7 de kapadı)
Aşağıdaki grafiklerde İspanya ekonomisinin durumu çok net gözüküyor.
Pmi, işsizlik, perakende satışlar vs. Heryerde sorun var.
İspanya ülke CDS'leri bu sene başından beri %10.8 artmış.
Senelik bakarsak nerdeyse %100 bir artış var. Bir senede riziko algısı ikiye katlanmış.
Banka CDS'lerine bakarsak ilk sıralarda İspanya bankaları dikkat çekiyor.
3 senelik yüksek daha geçilmemiş olsada, bu belki 23-27 Nisan arası moody's ile değişebilir.
İspanya 10 senelikler (Mart). Yakından takip etmek lazım ilerleyen günlerde/haftalarda.
Sonuçta İspanya'nın durumu genel olarak çok kötü ve euro krizi vol.2 İspanya ile devam edecek.
Sorulması gereken soru likidite junkie'si olmuş piyasaların ne zaman gözünü İspanya'ya çevireceği? Bazılarına göre Fransa'daki seçimler bitmeden böyle bir senaryoya izin verilmeyeceği.
İzleyip göreceğiz.
2 Nisan 2012 Pazartesi
Altın ve Algoritmalar
Altın piyasasında yapılan manipülasyonların araştırıldığı bir raporu paylaşmak istiyorum.
Yapılan müdahalelerin çeşitli algoritmalar tarafından ve hep belirli saatlerde yapıldığı söyleniyor.
Daily interventions at tactically important times
The most frequent “attack” times incorporated into the algorithms are as follows:
1. London open 3.00am London/3.00am New York;
2. COMEX open 1.20pm London/8.20am New York;
3. After PM fix 3.00pm London/10.00am New York; and
4. Access market After 6.30pm London/1.30pm New York.
Rapor ve detaylar: Tactical summary of gold market manipulation
Yapılan müdahalelerin çeşitli algoritmalar tarafından ve hep belirli saatlerde yapıldığı söyleniyor.
Daily interventions at tactically important times
The most frequent “attack” times incorporated into the algorithms are as follows:
1. London open 3.00am London/3.00am New York;
2. COMEX open 1.20pm London/8.20am New York;
3. After PM fix 3.00pm London/10.00am New York; and
4. Access market After 6.30pm London/1.30pm New York.
Rapor ve detaylar: Tactical summary of gold market manipulation
1 Nisan 2012 Pazar
İNOVASYON
Türkiye'de yaşayan ve durumu iyi olmayan herkeze sabır diliyorum.
Cari açığı kapatmak için yapılan bu zamlar gerçekten inanılmaz.
Eh tabi ülkemizin yöneticileri, ülkemizde inovasyon yaparak yeni ürün geliştiren şirketleri korumazsa daha çok zam yapmak zorunda kalır.
Bu anlamda geçen hafta bizzat tanıklık yaptığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Geçen hafta ticaretle uğraşan bir arkadaşımla İtalya'ya bir fuara gittik.
İsviçre'deki kapalı alanlardaki sigara yasağından sonra herkez dışarıda sigara içmek zorunda kaldı. Ve şimdiye kadar çoğu yerde kullanılan gazlı sistemler yasaklandı. Sonuçta seneye kış sezonu için çeşitli ısıtma imkanlarına bakmak için bu fuarda bazı firmalarla görüştük.
Bu firmalardan biride Türkiye'dendi. Gerçekten çok güzel ürünleri olan, dünyada markalaşmak isteyen, profesyonel çalışan bir Türk şirketi.
Uzun lafın kısası bu inovatif ve Türkiye'de üretim yapan şirketin hakları ve emekleri korunmuyor mesela.
Bize onlarca hukuk davasının peşinde koştuklarını ve kopyacılık yüzünden ciddi zarar ettiklerini anlattılar.
Birde yaptıkları bir pantalon veya basit birşey değil, adamlar teknoloji üretiyor. Ama ne yazikki ülkemizde kendini kurnaz sayıp bu ürünleri bile kopyalayıp para kazanmak isteyen onlarca insan var.
Bize anlatılana göre bu ürünlerin teknik parçasından, plastik kalıbına kadar kalitesiz kopyasını yapmak için bile en az 100000tl gerek.
Ya düşünebiliyormusunuz adamın biri başkasının yaptığı bir ürünü kopyalıyabilmek için en az 100000 lirasını ve enerjisini emek çalmaya harcıyor. Neden? Çünkü devlet'den veya hukuk'dan korkmuyor. Neden? Çünkü yaptırımlar yetersiz ve çok uzun zaman alan prosedürler.
Böyle saçmalıklar devam ederse Türkiye daha çok zamlar yapmak zorunda kalır.
Türkiye'nin ihtiyacı olan inovasyon ve tabiki bu inovasyonu yapanların emeklerinin korunması.
Cari açığı kapatmak için yapılan bu zamlar gerçekten inanılmaz.
Eh tabi ülkemizin yöneticileri, ülkemizde inovasyon yaparak yeni ürün geliştiren şirketleri korumazsa daha çok zam yapmak zorunda kalır.
Bu anlamda geçen hafta bizzat tanıklık yaptığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Geçen hafta ticaretle uğraşan bir arkadaşımla İtalya'ya bir fuara gittik.
İsviçre'deki kapalı alanlardaki sigara yasağından sonra herkez dışarıda sigara içmek zorunda kaldı. Ve şimdiye kadar çoğu yerde kullanılan gazlı sistemler yasaklandı. Sonuçta seneye kış sezonu için çeşitli ısıtma imkanlarına bakmak için bu fuarda bazı firmalarla görüştük.
Bu firmalardan biride Türkiye'dendi. Gerçekten çok güzel ürünleri olan, dünyada markalaşmak isteyen, profesyonel çalışan bir Türk şirketi.
Uzun lafın kısası bu inovatif ve Türkiye'de üretim yapan şirketin hakları ve emekleri korunmuyor mesela.
Bize onlarca hukuk davasının peşinde koştuklarını ve kopyacılık yüzünden ciddi zarar ettiklerini anlattılar.
Birde yaptıkları bir pantalon veya basit birşey değil, adamlar teknoloji üretiyor. Ama ne yazikki ülkemizde kendini kurnaz sayıp bu ürünleri bile kopyalayıp para kazanmak isteyen onlarca insan var.
Bize anlatılana göre bu ürünlerin teknik parçasından, plastik kalıbına kadar kalitesiz kopyasını yapmak için bile en az 100000tl gerek.
Ya düşünebiliyormusunuz adamın biri başkasının yaptığı bir ürünü kopyalıyabilmek için en az 100000 lirasını ve enerjisini emek çalmaya harcıyor. Neden? Çünkü devlet'den veya hukuk'dan korkmuyor. Neden? Çünkü yaptırımlar yetersiz ve çok uzun zaman alan prosedürler.
Böyle saçmalıklar devam ederse Türkiye daha çok zamlar yapmak zorunda kalır.
Türkiye'nin ihtiyacı olan inovasyon ve tabiki bu inovasyonu yapanların emeklerinin korunması.
24 Mart 2012 Cumartesi
BRİCS vs. USA
BRİCS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkelerinden oluşan bir ülkeler birliği.
İlk toplantılarını BRİC olarak 2009 yılında Rusya'da, ikinci toplantılarını 2010'da Brezilya'da yapmışlar.
Sonra 2011'de Çin'de yaptıkları zirvede aralarına Güney Afrikayıda alarak BRİCS oluşmuş.
Açıkca söylenmesede bu ülkelerin asıl amacı büyüyen ekonomik güçlerini birleştirip, Batı'nın dikte ettiği finans sistemine ve petrodolar'a karşı bir alternatif oluşturmak.
Şimdi bu BRİCS ülkelerinin 28-29 Mart'da dördüncü buluşmaları gerçekleşecek Hindistan'da.
Ve bu toplantıdan önemli bir karar çıkabilir.
Hatırlarsak geçen Aralık ayında Çin ve Japonya tarihi bir anlaşmaya imza atmış ve aralarındaki ticareti artık dolar'la değil kendi ülkelerinin para birimi üzerinden yapmayı kararlaştırmışlardı.
Bunun yanı sıra Hindistan, Rusya ve Çin Batı'nın İran'a koyduğu ambargoları kabul etmediklerini vurguladılar ve hatta Hindistan İran'dan aldığı petrolün bir kısmını rupiyle ödeyebilmek için bir anlaşma imzaladı ( burda yazmıştım: http://finansalreset.blogspot.com/2012/03/hindistan-iran-anlasmas.html ).
Rusya İran'la, Türkiye Çin'le vs. her taraftan doları dışarıda tutmak için swap line'ler açılıyor. Bunlar bir kaç sene öncesine kadar düşünülemiyecek gelişmelerdi ama artık yapılıyor.
Başka bir gelişme ise BRİCS'in, Amerika'dan, İMF ve Dünya Bankasında daha fazla söz hakkı istemesi.
Hatta BRİCS IMF'ye benzer bir banka kurabileceklerini açıkladılar..
Sonuçta yapılan anlaşmalar, açılan swap'lar, ambargolara uymamalar, bütün bunlar gelişmekte ve zenginleşmekte olan ülkelerin kendilerine olan yeni öz güvenini gösteriyor.
Artık eskisi gibi ABD'den korkmuyorlar ve artık petrodolar hegemonyasından kurtulmak istiyorlar.
Çünkü biliyorlarki artık ABD yere düşmüş ve sayılan bir ağırsıklet şampiyonu gibi.
Şimdi böyle bir ortamda 28-29 Mart'da BRİCS zirvesi var.
Financial Times'a göre Çin diğer BRİCS ülkelerine (şimdiye kadar olduğu gibi dolar üzerinden değil), artık kendi para birimi yuan üzerinden kredi verebileceğini açıklayabilir.
Bu tabiki dolara yapılan yeni bir darbe olacaktır.
Kurlar savaşı arka planda devam ediyor ve bu gelişmeler daha da artacak.
Bakalım Yeni Delhi'den nasıl bir karar çıkacak ve bu kararın nasıl bir etkisi olacak?
Etiketler:
abd,
brics,
çin,
güney afrika,
hindistan,
petrodolar,
rusya,
swap,
usa,
yeni delhi,
yuan
23 Mart 2012 Cuma
Merkez Bankaları Rezervleri
İlk grafik dünyada en fazla döviz rezervi olan ülkeleri gösteriyor.
İlk göze çarpan ABD'nin listede olmaması.
Ufacık Singapur'un döviz rezervlerinin Euro bölgesi ülkelerinden daha fazla olmasıda enteresan. Tayvan'ın rezervleride dikkat çekiyor.
Aşağıdaki listelerde ülkelerin 2000 yılından 2011 yılına kadar olan rezerv para miktarındaki değişiklikleri görebilirsiniz. Türkiye'nin rezervi 2000 yılında 20 milyar dolar iken, 2011 yılında 93 milyar dolar olmuş. Ama tabiki Çin'in 2000 yılında 166 milyar'dan, 2011 yılında 3045 milyara çıkması gerçekten inanılmaz. Bu arada Amerika, Filipinler ve Arjantin'in arkasında ikinci sayfada.
Aşağıdaki grafik 1999'dan bugüne dünyadaki merkez bankalarının bulundurduğu dolar ve euro miktarını gösteriyor. Merkez bankaları 1999'da %71 dolar tutarken, bu miktar 2011 yılında %60.7'ye düşmüş. Euro ise aynı zamanda %18'den %26.6'ya çıkmış.
Herşeye rağmen dolar açık ara en fazla tutulan para birimi. Tabiki bu sadece ve sadece emtiaların dolar üzerinden hesaplandığı için.
Aşağıda tüm merkez bankalarının 1999'dan bugüne kadar usd,eur,gbp,jpy para birimlerinin dışında elinde tuttuğu diğer para birimlerinin miktarı. Bu oran daha 2009'da %2 iken 2011'de %4.8 olmuş.
12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar üzeri borçlu ülkeler).
Para rezervi miktarı grafiklerinde hiç gözükmeyen ABD bu sefer ilk sırada.
12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar'dan daha az borçlu ülkeler).
Rusya dikkat çekiyor.
Son olarakda merkez bankalarının elinde bulunan altın miktarı.
İlk kolon ton olarak altın miktarı, ikinci kolon ise altının tüm rezervdeki yüzdesi.
Amerika'nın 8000 tonun üzerinde altını var ve açık ara ilk sırada.
Türkiye 116.1 tonla 31. sırada ve altının rezervdeki oranı sadece %7.
Bence merkez bankası altın alarak bu oranı daha yukarı çıkarması lazım.
Çünkü gelecek değerli metallerde, basılmaya devam edilen kağıt parada değil.
İlk göze çarpan ABD'nin listede olmaması.
Ufacık Singapur'un döviz rezervlerinin Euro bölgesi ülkelerinden daha fazla olmasıda enteresan. Tayvan'ın rezervleride dikkat çekiyor.
Aşağıdaki listelerde ülkelerin 2000 yılından 2011 yılına kadar olan rezerv para miktarındaki değişiklikleri görebilirsiniz. Türkiye'nin rezervi 2000 yılında 20 milyar dolar iken, 2011 yılında 93 milyar dolar olmuş. Ama tabiki Çin'in 2000 yılında 166 milyar'dan, 2011 yılında 3045 milyara çıkması gerçekten inanılmaz. Bu arada Amerika, Filipinler ve Arjantin'in arkasında ikinci sayfada.
Aşağıdaki grafik 1999'dan bugüne dünyadaki merkez bankalarının bulundurduğu dolar ve euro miktarını gösteriyor. Merkez bankaları 1999'da %71 dolar tutarken, bu miktar 2011 yılında %60.7'ye düşmüş. Euro ise aynı zamanda %18'den %26.6'ya çıkmış.
Herşeye rağmen dolar açık ara en fazla tutulan para birimi. Tabiki bu sadece ve sadece emtiaların dolar üzerinden hesaplandığı için.
Aşağıda tüm merkez bankalarının 1999'dan bugüne kadar usd,eur,gbp,jpy para birimlerinin dışında elinde tuttuğu diğer para birimlerinin miktarı. Bu oran daha 2009'da %2 iken 2011'de %4.8 olmuş.
12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar üzeri borçlu ülkeler).
Para rezervi miktarı grafiklerinde hiç gözükmeyen ABD bu sefer ilk sırada.
12 aydan daha uzun vadeli tahvil borçları (100 milyar'dan daha az borçlu ülkeler).
Rusya dikkat çekiyor.
Son olarakda merkez bankalarının elinde bulunan altın miktarı.
İlk kolon ton olarak altın miktarı, ikinci kolon ise altının tüm rezervdeki yüzdesi.
Amerika'nın 8000 tonun üzerinde altını var ve açık ara ilk sırada.
Türkiye 116.1 tonla 31. sırada ve altının rezervdeki oranı sadece %7.
Bence merkez bankası altın alarak bu oranı daha yukarı çıkarması lazım.
Çünkü gelecek değerli metallerde, basılmaya devam edilen kağıt parada değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)